25 Mayıs 2010 Salı

EN SEVDİĞİM KİTAPLAR

Monte Kristo Kontu, Alexandre Dumas'nın romanı. Yazarın başyapıtlarından biri olduğu kabul edilir. Dumas'nın 1844 yılında yazımını bitirmesinden sonraki 2 yılda, 18 bölümlü bir seri olarak yayınlanmıştır.



Romanda yer alan olaylar Fransa, İtalya ve bazı Akdeniz adalarında geçer. O dönemde Avrupa'daki Türk algılayışı hakkında bazı küçük ipuçları da romanda yer almaktadır. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nu epey meşgul etmiş Tepedelenli Ali Paşa'nın romanda adının sık sık geçmesi, Türk okuyucuları açısından ilginç noktalardan birisidir.




Stephen King'in bu eseri beyazperdeye de aktarıldı. Film, bütün dünyada yankılar yaratmaya devam ediyor. 'Kutsal Mezarlığa gömülen ölüler, kısa sürede yeniden hayata dönerler.' -Bir Kızılderili İnancı- Dr. Louis Creed ve ailesi eski kızılderili mezarlığındaki ruhların gazabına uğramışlardı... Bunun elbette nedenleri olmalıydı! ..






Kitabın Arka Kapak Metni:



"bir şizofrendim artık...yalanlar söylüyordum, hem sana hem de ona...kendimi tanıyamaz olmuştum.hangisi bendim?içimdeki, o güzelliğiyle dünyayı elde etmeye kışkırtılmış, karanlık ve ilgi tutsağı kadın mıydım; yoksa uğruna hayatından vazgeçmeye hazır olduğu aşkına mahkum, ezilmiş, kapılarda bırakılmış, verdiği güven ve taşıdığı masumiyetle sana cazip gelmeyen o sevdalı kadın mı?ikiside olmak istemiyordum.ama ikisindende vazgeçemiyordum.sanki biri olmazsa diğeri yıkılacak gibiydi.birbirinden nefret eden ve birbirinin varlığına tahammül edemeyen bu iki benlikle yalnız kaldığımda çıldıracak gibi oluyor, ağır ağır ruhumu öldürüyordum.artık yalnız kalmak dayanılmaz olmuştu benim için.seni göremediğim zamanlar ona gidiyor, onu göremediğim zamanlar sana sığınıyordum.içimdeki bu birbirinden aykırı iki kadın beni durmadan diplere çekiyordu...
 
 
Çagdas Tiyatro'nun dogusundan beri biriken uydurma, doga disi, tiyatromsu, asinmis, basmakalip bir çok sahne aliskanligi, artik yararliliklarini yitirmis durumdadir ve yeni sanatin coskulu bir sekilde yol alabilmesi için bu aliskanliklar asilmalidir. Bunun basarilabilmesi için de doganin yetenekle donattigi aktörlerle yönetmenlerin, bir düzen altinda egitilmeleri gereklidir. Egitimsiz yetenek ne ise yarar? Bir insandan gerçek bir aktör, gerçek bir yönetmen, iyi bir piyes yazari ve hatta iyi bir seyirci yaratmanin yolu, egitimin tornasindan geçmelidir. Iste bu kitapta Stanislavski, soylu bir tiyatroyu hedefleyerek, sahnenin ve salonun yaratici ve yardimci ögelerinin iç yüzünü, zengin deneyimlerinin ve bilgi birikiminin isiginda, romanimsi bir biçimle aktariyor.
 
 
 
 



 
20. yüzyıl başında İstanbul’da yaşayan bir ailenin çok değerli, akıllı, sevimli bir kızının çileli hayatı ve onun çevresindeki insanların ondan etkilenip birbirine yazdıkları mektupları içeren bir kitap.