27 Mayıs 2010 Perşembe

86400 Saniye

Bankada bir hesap sahibi olduğunu düşün, hesabına her sabah 86.400 dolar para yatırılıyor, fakat bu paranın hepsini akşama kadar harcamak zorundasın, ertesi güne transfer edilemez. Paranı kullansan da kullanmasan da hesap her akşam sıfırlanıyor. Ne yaparsın? Tabii ki hepsini harcamaya çalışırsın; Hepimiz, Zaman adlı bu bankanın müşterileriyiz;



Her sabah 86.400 saniyeye sahip oluyoruz; yarına transfer edilemez, Her sabah hesabımız dolar, her akşam boşalır. Geri dönüş yok, saniyelerini şu anı yaşayarak harca, en iyisi bunlarla yatırım yap.


Mutluluk, sağlık ve başarı için. Zaman kaçıyor. Her gün için en iyisini yap.


Bir senenin değerini anlamak için sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.


Bir ayın değerini anlamak için, 8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.


Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir çilekeşe,


Bir saatin değerini anlamak için, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.


Bir dakikanın değerini anlamak için, trenin kaçıran yolcuya sor.


Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.


Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan koşucuya sor.


Her anını değerlendir, her dakikanı çok özel biriyle paylaş. Zamanına ortak edebileceğin kadar özel biriyle.


Unutma! Zaman hiç kimse için durmaz. Geçmiş zaman tarihtir. Gelecek zaman sırlar, mechullerle dolu.


Sadece şu an sana verilen gerçek bir armağandır.

SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ

Kural 1:

 Asla kendinden şüphe etme... Sen ne hissediyorsan o her zaman doğrudur. Dünyadaki bütün insanlar toplansa ve sana aksini söylese bilesenin hissettiklerin senin için doğrudur. Onlar farklı hissedebilir,farklı düşünebilir ama bu senin hissettiklerinin yanlış olduğunu göstermez, sadece onlardan farklı olduğunu ...gösterir.


Kural 2:


Asla farklı olduğun için utanma. Eğer çevrende senin gibi düşünen, seni anlayan insanlar yoksa, o zaman çirkin ördek yavrusu hikayesini hatırla... Muhtemelen sen yanlış yerde, yanlış insanlarla birlikte olduğun için seni anlamıyorlardır. O halde hedefin, ait olduğun yeri bulmak olmalıdır. Asla muhteşem bir kuğu olduğun gerçeğini unutma ve ördek olmak için uğraşma.


Kural 3: Geçmişte yaptıkların için pişmanlık duyma ve özür dileme. Yaşadıklarının senin için önemli bir ders olduğunu kendine hatırlat. Bu tecrübe ile aldığın bilgiyi özenle incele, olayda yaptığın hataları ve yeniden aynı durumda olsan nasıl davranacağını iyice düşün ve gelecek olaylar için kendini hazırla. Kırılan vazo tamir edilemez ama gelecekte başka vazoların kırılması önlenebilir


Kural 4: Mümkün olduğunca kimsenin senin adına karar vermesine izin verme ama başkalarının haklı olabileceğini de unutma. Bu hayat senin ve istediğin gibi yaşamaya hakkın var, fakat başkalarını dinle ve onların bakış açısını anlamaya çalış.


Kural 5: Ailen dışındaki insanlarla ilişkilerinde, asla kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atma ve kendini hayallerle kandırma. Her zaman ama her zaman önce sen gelmelisin. Asla başka insanlar üzülmesin diye kendini üzmeyi tercih  etme.Sen kaldırabiliyorsan, onlarda kaldırabilir. Karşındaki insan senin mutluluğunu düşünmüyorsa ve senin üzülmene yol açıyorsa, o zaman o insan sana değer vermiyor demektir. Bu kişileri değiştireceğini ya da sana zamanla önem vereceğini düşünme. Sana karşılıksız sevgi veren ve senin için her şeyi göze alabilecek tek insanlar ailendir.

25 Mayıs 2010 Salı

EN SEVDİĞİM KİTAPLAR

Monte Kristo Kontu, Alexandre Dumas'nın romanı. Yazarın başyapıtlarından biri olduğu kabul edilir. Dumas'nın 1844 yılında yazımını bitirmesinden sonraki 2 yılda, 18 bölümlü bir seri olarak yayınlanmıştır.



Romanda yer alan olaylar Fransa, İtalya ve bazı Akdeniz adalarında geçer. O dönemde Avrupa'daki Türk algılayışı hakkında bazı küçük ipuçları da romanda yer almaktadır. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu'nu epey meşgul etmiş Tepedelenli Ali Paşa'nın romanda adının sık sık geçmesi, Türk okuyucuları açısından ilginç noktalardan birisidir.




Stephen King'in bu eseri beyazperdeye de aktarıldı. Film, bütün dünyada yankılar yaratmaya devam ediyor. 'Kutsal Mezarlığa gömülen ölüler, kısa sürede yeniden hayata dönerler.' -Bir Kızılderili İnancı- Dr. Louis Creed ve ailesi eski kızılderili mezarlığındaki ruhların gazabına uğramışlardı... Bunun elbette nedenleri olmalıydı! ..






Kitabın Arka Kapak Metni:



"bir şizofrendim artık...yalanlar söylüyordum, hem sana hem de ona...kendimi tanıyamaz olmuştum.hangisi bendim?içimdeki, o güzelliğiyle dünyayı elde etmeye kışkırtılmış, karanlık ve ilgi tutsağı kadın mıydım; yoksa uğruna hayatından vazgeçmeye hazır olduğu aşkına mahkum, ezilmiş, kapılarda bırakılmış, verdiği güven ve taşıdığı masumiyetle sana cazip gelmeyen o sevdalı kadın mı?ikiside olmak istemiyordum.ama ikisindende vazgeçemiyordum.sanki biri olmazsa diğeri yıkılacak gibiydi.birbirinden nefret eden ve birbirinin varlığına tahammül edemeyen bu iki benlikle yalnız kaldığımda çıldıracak gibi oluyor, ağır ağır ruhumu öldürüyordum.artık yalnız kalmak dayanılmaz olmuştu benim için.seni göremediğim zamanlar ona gidiyor, onu göremediğim zamanlar sana sığınıyordum.içimdeki bu birbirinden aykırı iki kadın beni durmadan diplere çekiyordu...
 
 
Çagdas Tiyatro'nun dogusundan beri biriken uydurma, doga disi, tiyatromsu, asinmis, basmakalip bir çok sahne aliskanligi, artik yararliliklarini yitirmis durumdadir ve yeni sanatin coskulu bir sekilde yol alabilmesi için bu aliskanliklar asilmalidir. Bunun basarilabilmesi için de doganin yetenekle donattigi aktörlerle yönetmenlerin, bir düzen altinda egitilmeleri gereklidir. Egitimsiz yetenek ne ise yarar? Bir insandan gerçek bir aktör, gerçek bir yönetmen, iyi bir piyes yazari ve hatta iyi bir seyirci yaratmanin yolu, egitimin tornasindan geçmelidir. Iste bu kitapta Stanislavski, soylu bir tiyatroyu hedefleyerek, sahnenin ve salonun yaratici ve yardimci ögelerinin iç yüzünü, zengin deneyimlerinin ve bilgi birikiminin isiginda, romanimsi bir biçimle aktariyor.
 
 
 
 



 
20. yüzyıl başında İstanbul’da yaşayan bir ailenin çok değerli, akıllı, sevimli bir kızının çileli hayatı ve onun çevresindeki insanların ondan etkilenip birbirine yazdıkları mektupları içeren bir kitap.
 
 
 
 
 
 

EDEBİYAT TAKİPÇİLERİ



Yarınlar, yorgun ve bezgin kimselere değil..! Rahatını terk edebilen ; Gayretli insanlara aittir...

Cicero

Bazı kişiler henüz benliklerini bulamadıklarını söylerler.Ama benlik insanın bulduğu değil yarattığı bir şeydir.

Thomas Szasz
 
  


 Koşullar ; Hayatın bize indirdiği kırbaç darbeleridir..! Bazılarımız bu darbeleri fildişi beyazlığındaki çıplak omuzlarında hissetmek zorunda kalırken ; Diğerlerine paltolarını giyme izni veriliyor..İşte tek fark bu...

Erkekler kendilerini yorgun hissettikleri için, Kadınlar ise meraktan evlenirler. İkisi de hayal kırıklığına uğrar...


------Oscar Wilde-----


Gazeteler bir defasında benim öldüğümü yazmıştı ama ; Kanıtları yakından inceledikten sonra bu açıklamanın yanlış olduğu sonucuna vardım...



----Bertrand Russell----


Moda denilen şey o kadar çirkindir ki ; Onu her altı ayda bir değiştirirler...



Oscar Wilde
 
 
 
Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle..Dinleme bile, sadece bekle..Bekleme bile gerçekten sakin ve yalnız ol ; Dünya özgürce sunacaktır kendini sana..Maskesinden sıyrılmak için başka seçeneği yok ; Huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine...

--------Franz Kafka-------


İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman ; Ayrılmalarına en yakın zamandır...



Fyodor Mikhaylovich Dostoyevsky
 
 
 
 
İyi bir insan öldüğünde ona ağlamayın ; Asıl onu kaybeden topluma ağlayın...
 
---Farabi
 
 
 
Bizi yokedecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı.  


-----Mahatma Gandhi----


Kimse özgür olduğuna inanan birinden daha iyi köle olamaz .

Günah, yasak olduğu için acı vermez, acı verici olduğu için yasaktır.

--Goethe--



Bazılarının ; Sadece normal olmak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor...

 -- Albert Camus--



Sevenle sevileni ayrı varlıklar sanıyordum..Meğer onlar birimişler ; Bense biri, iki görmüşüm...

- Mevlana-



Attığınız tokada karşılık vermeyen kişiden sakının ; O hem sizi bağışlamaz, hem de kendinizi bağışlamanıza olanak bırakmaz...

Bernard Shaw








Sevdiğini elde edemezsen, elde ettiğini sevmeye çalış.


--- Corneille---



"Dişisine kötü davranan tek canlı, insanoğludur."


--- Demiryolu Serserileri / Jack London



İnsanların ne kadar kötü olduğunu görmek
beni hiç şaşırtmıyor,
fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce
hayretler içinde kalıyorum.


---Goethe---



Kıskanç daha çok sever ama kıskanç olmayan daha iyi sever.

İnsan güldüğü kadar insandır.
Moliere
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın
 Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
  ...Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden
                               Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
                              Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
                          Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
                           Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
                                                          İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
                         Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.

                                                                    -----William SHAKESPEARE-----

EN SEVDİĞİM ŞARKILAR



BOB DYLAN -ONE MORE CUP OF COFFE


Your breath is sweet
Nefesin tatlı


Your eyes are like two jewels in the sky
Gözlerin gökyüzündeki iki mücevher gibi


Your back is straight your hair is smooth
Sırtın düz, saçın pürüzsüz


On the pillow where you lie
Yattığın yastıkta


But I dont sense affection
Ama şefkat sezmiyorum


No gratitude or love
Ne minnettarlık ne sevgi


Your loyalty is not to me
Sadakatin bana değil


But to the stars above
Yukardaki yıldızlara


One more cup of coffee for the road
Yol için bir fincan kahve daha







Jefferson Airplane – Somebody To Love



Albüm Adı : Surrealistic Pillow


When the truth is found to be lies


And all the joy within you dies


Don’t you want somebody to love


Don’t you need somebody to love


Wouldn’t you love somebody to love


You better find somebody to love


When the garden flowers baby are dead yes


And your mind is full of red


Don’t you want somebody to love


gerçeklerin hep yalan olduğu ortaya çıkınca....
ve içindeki tüm neşe öldüğünde........
sevicek birini istemez misin?
birini bulsan iyi edersin
bahçendeki çiçekler öldüğünde...ve aklın hep kırmızysa....
sevicek birini istemez misin?
birini bulsan iyi edersin
gözlerin onun gözleri gibi durabilir
ama kafanda bebeğim..
korkarım ki nerde olduğunu bilmiyosun
gözyaşları akıyor..
göğsünden aşağı..
ve arkadaşların sana misafir gibi davranırken..
sevicek birini istemez misin?
birini bulsan iyi edersin





LA VİE EN ROSE - EDİTH PİAF
des yeux qui font baisser les miens,




un rire qui se perd sur sa bouche,


voilà le portrait sans retouches


de l’homme auquel j’appartiens.


quand il me prend dans ses bras


il me parle tout bas,


je vois la vie en rose.


il me dit des mots d’amour,


des mots de tous les jours,


et ça me fait quelque chose.


il est entré dans mon coeur


une part de bonheur


dont je connais la cause.


c’est lui pour moi.


moi pour lui dans la vie,


il me l’a dit, l’a juré pour la vie.


et dès que je l’aperçoisalors


je sens en moi mon


coeur qui bat


des nuits d’amour à ne plus en finir


un grand bonheur qui prend sa place


des ennuis, des chagrins,


des phasesheureux,


heureux à en mourir.


quand il me prend dans ses brasil me parle tout bas,


je vois la vie en rose.
il me dit des mots d’amour,
des mots de tous les jours,
et ça me fait quelque chose.
il est entré dans mon coeur une part de bonheur dont je connais la cause.


Bakışlarımı düşüren gözler




Dudaklarında kaybolan o gülüş


İşte su katılmamış portresi


Ait olduğum adamın.


Kollarına aldığında beni


Sessizce birşeyler fısıldadığında


Ah ne denli pembe görüyorum hayatı.


Aşk sözcükleri söylüyor bana


her zamankinden


ve birşeyler oluyor bana.


Giriverdi işte kalbime


mutluluğumun ortağı


sebebini bildiğim.


Benimsin sen dedi


bense onun


yaşam boyu


söyledi bunu bana, hatta yeminler etti hayatı üstüne.
ve onu gördüğüm ilk andan bu yana
hissediyorum
deli gibi çarpan bu yüreği
hiç bitmeyen aşk gecelerini
yerini bulan yüce bir mutluluk
sorunlar, yaslar, evreler.
mutlu yine de, ölümüne mutlu.
kollarına aldığında beni,
sessizce bir şeyler fısıldadığında,
ah ne denli pembe görüyorum hayatı.




BALLAD OF THİN MAN - BOB DYLAN

You walk into the room with your pencil in your hand



You see somebody naked and you say 'Who is that man?'


You try so hard but you don't understand


just what you will say when you get home


because something is happening here but you don't know what it is


do you, Mr. Jones?


You raise up your head and you ask 'Is this where it is?'


and somebody points to you and says 'It's his'


and you say 'what's mine?' and somebody else says 'well what is?'


and you say 'Oh my god am I here all alone?'


but something is happening and you don't know what it is


do you, Mr. Jones?


You hand in your ticket and you go watch the geek


who immediatly walks up to you when he hears you speak


and says 'How does it feel to be such a freak?'


and you say 'impossible' as he hands you a bone


and something is happening here but you don't know what it is


do you, Mr. Jones?


You have many contacts among the lumberjacks


to get you facts when someone attacks your imagination


but nobody has any respect, anyway they already expect


you to all give a check to tax-deductible charity organizations


Ah you've been with the professors and they've all liked your looks


With great lawyers you have discussed lepers and crooks


You've been through all of F. Scott Fitzgerald's books


You're very well read, it's well known


But something is happening here and you don't know what it is


do you, Mr. Jones?


Well the sword-swallower he comes up to you and then he kneels


He crosses himself and then he clicks his high heels


and without further notice he asks you how it feels


and he says 'Here is your throat back, thanks for the loan'


And you know something is happening but you don't know what it is


do you, Mr. Jones?


Now you see this one-eyed midget shouting the word 'now'


and you say 'for what reason?' and he says 'how'


And you say 'what does this mean?' and he screams back 'You're a cow'


'Give me some milk or else go home'


And you know something's happening but you don't know what it is


do you, Mr. Jones?


Well you walk into the room like a camel and then you frown


You put your eyes in your pocket and your nose on the ground


There ought to be a law against you coming around


You should be made to wear earphones


Cause something is happening and you don't know what it is
do you, Mr. Jones?
Whoooaaaooooh



Sen odaya yürümek
Elinize pencil ile
Birini çıplak görmek
Ve sen, "Kim bu adam olduğunu söylüyorlar?"
Bu kadar çaba
Ama anlayamıyorum
Sadece ne söylerim
Ne zaman eve.
Çünkü burada bir şeyler oluyor
Ancak ne olduğunu bilmiyorum
Sen, Bay Jones musunuz?
Başınızı yukarı kaldırmak
Ve, "Bu nerede olduğunu mu?" Sormak
Ve size birini puan diyor
"Bu onun"
Ve sen, "Ne benim diyor?"
Ve başkası, "Nerede ne diyor?"
Ve sen, "Aman Tanrım demek
Burada yalnız mıyım? "
Ama burada bir şeyler oluyor
Ancak ne olduğunu bilmiyorum
Sen, Bay Jones musunuz?


Biletinizi You in el
Ve geek izlemek
Kim hemen kadar yürür
O sizi konuşuyoruz duyar
Ve, "diyor How does it feel

Böyle bir ucube olmak? "
Ve sen, "İmkansız" demek
O bir kemik eller.
Ve burada bir şeyler oluyor
Ancak ne olduğunu bilmiyorum
Sen, Bay Jones musunuz?

Pek çok rehber var
Lumberjacks arasında
Sen gerçekleri almak için
Birisi sizin hayal saldırılar
Ama kimse herhangi bir saygı vardır
Her neyse zaten beklediğiniz
Tüm onay vermek
Vergi için indirimli yardım kuruluşları.
Bu profesörler ile been
Ve tüm görünüyor memnun kaldığını
You have great avukatlar grubu
Ele lepers ve Crooks
Tüm üzerinden been
F. Scott Fitzgerald kitapları
You're çok iyi okuyun
Iyi bilinmektedir.
Ama burada bir şeyler oluyor
Ve bunun ne olduğunu bilmiyorum
Sen, Bay Jones musunuz?


Well, kılıç Swallower, sana kadar gelir
Ve sonra diz çöker
Kendisi çarpılar
Ve sonra onun yüksek topuklu tıklama
Ve daha fazla haber vermeden
O nasıl bir şey olduğunu size sorar
Ve o, "İşte boğaz geri olduğunu söyledi
Kredi için teşekkür ederiz ".
Ve sen bir şeyler biliyor oluyor
Ancak ne olduğunu bilmiyorum
Sen, Bay Jones musunuz?

Şimdi bu bir bkz cüce gözlü
"Şimdi" sözcüğü Bağırmak
Ve sen, "ne sebeple diyor?"
Ve o, "diyor Nasıl?"
Ve sen, "Bu ne demek?" Demek
Ve geri bağırır, "Sen bir inek konum
Bana biraz süt ver
Yoksa go home ".
Çünkü bir şeyler oluyor
Ancak ne olduğunu bilmiyorum
Sen, Bay Jones musunuz?