Kayıtlar

SEN Mİ, ZEN Mİ?

Yığınlarla bağırış, çağırış, yakarış içinde gerçek küçük bir cam parçası gibi durur. Kimsenin bir şey bilmediği gerçeği. Peki ya cam parçasının üstündeki kan damlası? Bilmediğimizi düşündüğümüz aslında nedir? Cevap tektir; hayatımızın sonunda başımıza gelecekler.. Bu geçişten sonra varlığımızdan geriye kalan bizi hatırlar mı? Kendinden ne olarak bahseder? Bu bilinmeyene alabildiğine hızla mı ulaşırız? Derin bir tefekküre dalıp, zihnimizin ulaşabileceğimiz en ufak ayrıntılarına bile dalarak mı ulaşırız? Yoksa daha hızlı koşarak veya daha derin uyuyarak mı? Bazılarının gözleri hep karşı kıyıdadır. On yıllık veya yüz yıllık süre, sonsuzla karşılaştırıldığında bir hiçtir. Peki sonsuzluğun renkleri bu yüz yıllık sürede mi belirlenir? Canlı varlıkları güdüleyen, gerçekten sadece hayatta kalmak ve üremek midir? Biz de daha büyük bir organizmanın başı belada olsa, hücreler gibi düşünmeden kendimizi yok eder miydik? Örneğin ozon tabakasını delerek dünyanın veya galaksimi...

RUHUN RÜYASI; ESTETİK

Seni böyle tutan nedir, iki elin şaşkınlıkla açılmış, çiğ tazeliği gözlerinde, saflığını bozmamak için anlamazdan gelirsin söylediklerimi. Böyle havayı kuşatan nedir? Bir sis bulutu belli ki, fazlaca inmiş yerin yüzüne. Seni böyle zamanlar arasında sıkıştıran, çaresiz bırakan nedir? Gözlerine baktığım anda görüyorum aslında ne olduğunu, ne taşıdığını içinde, onu orada tutmaya ikna eden nedir? Seni durduran nedir? Ortalama olmasına karar veren her şeyin. .Bir kısmıyla yetinmek zorunda bırakan. Gözlerin, arkasında uzanan uçsuz bucaksızlığı çöl korkusuyla saklar. Ellerin yeteneği hapseder içinde. Yaşamı ellerimle tutmayım, şekillendirmeyim, onun ne olduğunu anlayıp, çabucak işimi bitirmeyim der gibi. Çölde sabırla ufak adımlar kat eder gibi. Alıştığın sarhoşluğu, gizemin girdabının kendini bıraktığın  baş döndürücülüğü. Henüz bulunmamış olanın umudu. Bu şarkıya öyle bağlanıp, hüzünle dindiren kendini. Bu meraka öylece alışıp, cevaplara kulağını tıkayan. Bir tara...

BÜTÜNLEŞMEYEN BÜTÜNLÜK

İnsanlığın post modernizm kavramıyla ilk karşılaşması 1960'lı yıllara rastlamaktadır. Önce edebiyatta daha sonra da 1970'li yıllarda mimaride kendini gösteren bu kavram, "Jean François Lyotard" ile birlikte modernizmi sorunsallaştıran ve bir tartışma ortamı yaratan bir kavrama dönüşmektedir. Şöyle ki 1979' da Jean François Lyotard'ın yazmış olduğu "Postmodern Durum" adlı kitap, 'büyük anlatı'ların artık insanlığın peşinden koşabileceği gerçeklikten çok bir imaja( kurmaca gerçeklik) indirgendiği konusunu gündeme getirmiştir. Çünkü "Büyük Anlatı"lar diğer adıyla meta anlatılar ( Aydınlanma, Tarihselcilik ve İdealizm ) öncelikle II. Dünya Savaşı ve ardından Nazi rejiminin neden olduğu kitlesel kıyımlar, daha sonra da soğuk savaş yıllarında silah yarışının yarattığı nükleer tehdit gibi yıkıcı, yok edici olgularla birlikte sarsılmış ve böylece modernite projelerinin (Evrensellik, Rasyonellik, Özgürlük vb) sonunun geldiği su yüzüne çıkmış...

STRES VE BAŞA ÇIKMA YOLLARI - STRES HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER

Resim
1 STRES VE BAŞA ÇIKMA YOLLARI  2  2 STRES HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKENLER : DENGE GERİLİM RAHATSIZLIK UYUM SÜRECİ İNCİNEBİLİRLİK DİRENÇ SAĞLAMLIK  3  3 STRESE KARŞI GÖSTERDİĞİMİZ TEPKİLER BİLİŞSEL TEPKİLER DUYGUSAL TEPKİLER DAVRANIŞSAL TEPKİLER  4  4 BİLİŞSEL TEPKİLER DİKKATİN KESKİNLEŞMESİ BELLEKLERİN HIZLANMASI ÇÖZÜM YOLLARI ÜRETİLMESİ UYARANIN NE OLDUĞUNUN ANLAŞILMAYA ÇALIŞILMASI  5  5 DUYGUSAL TEPKİLER VAROLUŞA TEHDİT KORKU-KAYGI YAŞAM ALANINA MÜDAHALEÖFKE-KIZGINLIK  6  6 DAVRANIŞSAL TEPKİLER - AKTİF VE PROBLEME YÖNELİK - PASİF VE SAVUNMAYA YÖNELİK UYUM-ÇÖZÜM TÜKENME  7  7 STRESLE MÜCADELEDE BAŞVURULAN YOLLAR 1. YETERSİZ YÖNTEMLER A-Uygun Olmayan Davranışlar *Alkol ve maddeye sığınma *Saldırganlık *Kaçma davranışı *İçe kapanma, intihar, depresyon vb. B-Kendini Aldatmaya Yönelik Davranışlar *Çeşitli savunma mekanizmaları  8  8 UYGUN YÖNTEMLER A. BEDENE YÖNELİK YÖNTEMLER *Nefes Egzersizleri *Fizik Egzer...

ETKİLİ ÇATIŞMA ÇÖZME BASAMAKLARI

ETKİLİ ÇATIŞMA ÇÖZME BASAMAKLARI  1- Ortak sorunun müzakere ederek çözümünün istenmesi : Bu basamakta çatışmanın tarafları “ortak sorunlarını” müzakere yoluyla çözmek istediklerine ilişkin isteklerini karşılıklı belirtmeleri ve birbirlerini sorunu çözmeye davet etmeleri süreci kolaylaştırır. Kişiler karşılıklı olarak birbirlerine ne istediğini açıkça söyleme ve tanımlama sorunun çözümünü kolaylaştırır. Bu basamakta çatışmanın tarafları “ortak sorunlarını ” müzakere yoluyla çözmek istediklerine ilişkin isteklerini karşılıklı belirtmeleri ve birbirlerini sorunu çözmeye davet etmeleri süreci kolaylaştırır. Kişiler karşılıklı olarak birbirlerine ne istediğini açıkça söyleme ve tanımlama sorunun çözümünü kolaylaştırır. Örneğin: ‘Bu aracı şimdi ben kullanmak istiyorum.’ Bu süreç, iyi bir iletişim becerisini ve çatışmanın küçük parçalar biçiminde tanımlanmasını içerir. Kişi sorununu açık ve öz olarak belirtmelidir. Sorunun kendisi, aynı zamanda kişinin gereksiniminin varlığını ve ne o...

William SHAKESPEARE - 18. Sone

Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer? Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın: Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler, Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın: Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak, ...Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden; Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak Kader ya da varlığın bozulması yüzünden; Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz, Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda; Gölgesindesin diye ecel caka satamaz Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda: İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir, Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.

Bencil İnsanın Psikolojisi

Bencil bir insanı bencil yapan nedir, bu insanlara karşı ne yapılabilir? Hepimiz bencilliğe olumsuz bir özellik olarak bakarız. Çevrenizde kimi zaman ne arkadaşlarını, ne ailesini, nede çocuklarını düşünmeden kendi çıkarlarına göre hareket ettiğine inandığınız insanlar vardır. Acaba bir an olsun durup bu insanların ned...en böyle davrandığını düşündünüz mü? Bencillik insanın doğasında var olan bir duygudur. Yeni doğan bir bebek kendi yaşamını sürdürebilmesi için başkalarına ihtiyaç duyar. Tüm ihtiyaçları karşılandığı zaman ancak size gülümseyerek bir karşılık verir. Bu kural tüm canlılar için geçerlidir. Küçük büyük fark etmez tüm insanlar ihtiyaçları giderildikten sonra ancak karşısındaki kişiye bir şeyler verebilir. Bu karşılık kimi zaman bir gülümseme, kimi zaman teşekkür kimi zaman ise sevgidir. Fakat aç bir insanın karşısındakini doyurması beklenemez. Önce kendisini doyurmaya ihtiyacı vardır. Bir çoğumuz bencillik kelimesini, üzerinde hiç düşünmeden ağız alışkanlığı ile sarf e...