Kayıtlar

kuramlar etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

GÖLGE BENLİK

Bazıları gölge çalışmasını ruhsal bir uygulama olarak görse de, gölge benlik kavramı aslında, Derinlik psikolojisinin Sigmund Freud ve Alfred Adler ile beraber üç büyük kurucusundan biri olan, Analitik psikolojinin kurucusu İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung tarafından ortaya atılmıştır ve kişiliğimizin reddettiğimiz ve/veya bastırdığımız bilinçsiz kısımlarını ifade eder. Gölge, aynı zamanda büyük ölçüde bilinçsiz olan ve bu nedenle görgü kurallarından yoksun olan, yalnızca ihtiyaçlarımızı ne pahasına olursa olsun tatmin etmek ve karşılanmasını sağlamak için var olan ilkel ve içgüdüsel parçamız olduğundan Freud’un ‘id’iyle karşılaştırılabilir. Jung’un teorisi, gölge benlik fikri, bu temel ihtiyaçların bir koruma biçimi şekliyle deneyimlerimize yanıt olarak gelişmesi bakımından farklılık gösterir. Jung, duygusal/zihinsel bütün hissetmenin her insanın amacı olduğunu öne sürmüştür. Ona göre bebekken “bütün” hissederiz, ancak büyüdükçe “gerçek” benlikle teması yitirerek “parçalanmaya” ba...

SANSKRİT ÖĞRETİLER

Farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizm'in hedefi; hayattaki acı, ıstırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm'de öğretilerin ana çatısını meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır. Budizm, Sanskritçe ve Pali dillerindeki eski Budist metinlerinde 'uyanmış kişi - farkında olan' anlamına gelen Buddha kelimesinden türetilmiştir. Bu kadim prensipler, insan varoluşuna derin bir iç görü sunarak farkındalıklı, dengeli ve huzur dolu bir hayat yaşamayı teşvik eder.   1. Yalnızca bir bedene sahip olacaksınız. Sanskrit öğretiye göre bedeniniz, dünyayı deneyimlediğiniz bir araçtır. Onu sevseniz de, ondan nefret etseniz de, bedeniniz hayatınız boyunca sizinle kalacak bir yoldaştır. Beden, sadece fiziksel bir varlık değil, ruhunuzu barındıran kutsal bir tapınaktır. İlk kural, bedenin...

KUZEY DÜĞÜMÜ (1991 DOĞUMLULAR)

Resim
  KUZEY DÜĞÜMÜ BOĞA GELİŞTİRİLECEK NİTELİKLER: Olumlamalar: Kazanmak için adım adım, yavaş, ve kararlı bir biçimde ilerlemeliyim. Kendi değerlerime uygun yaşadığımda kendimi iyi hissederim. Doğa ana bana gereksindiğim enerjiyi verir. Kendi gereksinimlerimi ve başkalarının ifade edilmiş gereksinimlerini doyurduğumda, ilişkiler için sağlam bir temel kurarım. Eğer rahatsam doğru yoldayım demektir. Başkalarının hakkımda ne düşündükleri beni hiç ilgilendirmez. Boğa düğümüne göre cinsellik:  ~ başka herhangi bir güdü olmadan cinsel hazzı paylaşmanın değerini bil. ~ Yaşamın yemek, seks, rahat olmak gibi basit doğal zevklerinin değerini bil.  ~ Bir insan bedenine sahip olmanın armağanları olan fiziksel hazların tadını çıkarmayı öğren. Geçmiş yaşamıma göre şöyle hareket etmeliyim: ~ başkalarıyla derin biçimde kaynaşmadan uzak durarak kendi işine odaklan. ~ insanlara ve durumlara pratik biçimde yaklaşmalısın. "bak bu benim için gerçekten önemli" diyebilmelisin. Kuvvete yönelmek yer...

Ayna Teorisi

A yna teorisi nedir?  Jacques Lacan’ın ayna teorisine göre, kimliğimizi karşımızdaki kişinin üzerinden yansıtarak inşa ederiz. Dolayısıyla, karşımızdaki insanın sevip sevmediğimiz özellikleri kendi kişiliğimize ait sevdiğimiz ya da sevmediğimiz özelliklerinin yansımaları anlamına gelir. Ayna etkisi, ayna nöronlar sayesinde empati kurmanın bir yolu iken aynı zamanda savunma mekanizması olarak da işlev görebilmekte. Lacan' a göre ayna etkisini anlamak ve bu kavramı bilinçli şekilde kullanmak, günlük ilişkilerimizi önemli bir ölçüde etkileyebilir.  Ayna etkisi; beynin ön lobunda bulunan ayna nöronların, ilişki kurduğumuz kişinin duygularını ve düşüncelerini anlamamızı, tahmin etmemizi veya taklit etmemizi sağladığı nörobiyolojik bir süreç. Bir süre sonra o kişinin belli huylarını, söz kalıplarını, davranışlarını tekrar edebiliyoruz. Küçük bir çocuğun anne-babasında gördüğü davranışı yeniden üretmesi onları taklit etmesi gibi.  Aynı şekilde ayna evresi ile bir başka psikoloji...

Psikoloji Kuramları-Bilişsel Davranışçı Terapi

Bilişsel Davranışçı Terapi Nasıl Ortaya Çıktı? Bilişsel terapi 1955’te New York’ta çalışmalar yapan ve öncesinde psikodinamik terapist olan Prof. Dr. Albert Ellis tarafından gündeme gelmiştir. Ellis, dinamik psikoterapinin klasik davranışçılığa benzediğini fark etmiştir. Buna göre hayatının geçmiş bir döneminde koşullanmış bir insana bu koşullanmanın mantıksızlığı gösterildiğinde o insanın eski davranışını terk etmesi beklenir. Çünkü hayvanlarda bu yönde yapılan çalışmalar yeni koşullanmalarla bunun mümkün olduğunu gösterir. Fakat Ellis insanın düşünme yetisine vurgu yaparak  terapinin odak noktasının  insanın düşünce ve inançları olması gerektiğini vurgular. Örneğin iyi not alınca değer verilen bir çocuk, büyüdüğünde bu eşleştirmenin mantıksızlığını fark etse de ancak başarılı olduğunda değerli olacağına inanmaktan kendini alamayabilir. Ellis’in bu yaklaşımı daha sonra akılcı duygusal davranış terapisi olarak anılır. 1960’larda ise Prof. Dr. Aaron Beck psikolojik so...

İHTİYAÇLAR TEORİSİ

Resim
Psikolog David McClelland tarafından önerilen İhtiyaç teorisi , Üç ihtiyaç teorisi olarak da bilinir , başarı , bağlılık ve güç ihtiyaçlarının insanların eylemlerini yönetimsel bir bağlamdan nasıl etkilediğini açıklamaya çalışan bir motivasyonel modeldir . Bu model , Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk kez 1940'ların başında önerilmesinden yirmi yıl sonra 1960'larda geliştirilmiştir. McClelland, her insanın yaş, cinsiyet , ırk veya kültürden bağımsız olarak bu üç tür motivasyona sahip olduğunu belirtmiştir. Her bireyin yönlendirildiği motivasyon türü, yaşam deneyimlerinden ve kültürünün görüşlerinden kaynaklanır. Bu ihtiyaç teorisi genellikle yönetim veya örgütsel davranışla ilgili derslerde öğretilir. 1. Başarı ihtiyacı olan kişiler, geri bildirim almak için başka bir şeye değil, sonuçların çabalarına dayandığı orta zorluktaki görevler üzerinde çalışmayı tercih ederler . Başarıya dayalı bireyler hem yüksek riskli hem de düşük riskli durumlardan kaçınma eğilimindedir....