SANSKRİT ÖĞRETİLER
Farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizm'in hedefi; hayattaki acı, ıstırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm'de öğretilerin ana çatısını meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır. Budizm, Sanskritçe ve Pali dillerindeki eski Budist metinlerinde 'uyanmış kişi - farkında olan' anlamına gelen Buddha kelimesinden türetilmiştir.
Bu kadim prensipler, insan varoluşuna derin bir iç görü sunarak farkındalıklı, dengeli ve huzur dolu bir hayat yaşamayı teşvik eder.
1. Yalnızca bir bedene sahip olacaksınız.
Sanskrit öğretiye göre bedeniniz, dünyayı deneyimlediğiniz bir araçtır. Onu sevseniz de, ondan nefret etseniz de, bedeniniz hayatınız boyunca sizinle kalacak bir yoldaştır. Beden, sadece fiziksel bir varlık değil, ruhunuzu barındıran kutsal bir tapınaktır. İlk kural, bedeninize saygı ve özen göstermenizi hatırlatır; bedeniniz size özeldir ve hayatınız boyunca size eşlik eder. Görünüşlere takıntılı bir dünyada, bu kural kendinizi kabul etmenizi ve fiziksel varoluşunuza dair daha derin bir anlayış geliştirmenizi teşvik etmeyi amaçlar. Bedeninizi kucaklayın çünkü yaşamı, öğrenmeyi ve büyümeyi bu bedende deneyimleyeceksiniz.
2. Hayattan dersler çıkaracaksınız.
Yaşam, devam eden bir öğrenme sürecidir. İlk nefesinizi aldığınız andan son nefesinize kadar, hayat deneyimler aracılığıyla size birçok ders öğretir. İster neşe, ister acı dolu olsun, her deneyim bir ders sunar. Bu dersler, kitaplara ya da yazılı kurallara bağlı değildir; günlük karşılaşmalardan, zorluklardan ve ilişkilerden beslenir. Bu kural, hayatı bir öğrenciymiş gibi yaşamanızı ve her deneyimin getirdiği bilgeliğe açık olmanızı tavsiye eder. Yaşadığınız olayları tıpkı hayatın size anlatmaya çalıştığı bir ders konusu gibi değerlendirin, inceleyin, düşünün, hatta belki tekrar edin. Bu sayede, her zaman merak ve öğrenme isteği ile hayattan sayısız ders çıkarabilirsiniz.
3. Hata yok, sadece öğrendikleriniz var.
Yaşam yolunuzda mükemmeli ararken, sık sık hata yapmaktan korkabilirsiniz. Ancak, bu kural bakış açınızı değiştirmeyi ve size hataların başarısızlık olmadığını, aksine yolculuğunuzun önemli adımları olduğunu hatırlatmayı amaçlar. Büyüme, bir nevi deneme yanılma sürecidir ve “başarısız” deneyimler de başarılı olanlar kadar değerlidir. Bu kural, mükemmel olmayanı da kucaklamanızı ve her aksiliği bir öğrenme fırsatı olarak görmenizi teşvik eder. Başarısızlık korkusunu bıraktığınızda, kendinizi keşfetmek, yenilik yapmak ve evirilmek için özgürlüğünüze kavuşursunuz.
4. Siz öğrenene kadar hayatın dersleri devam eder.
Hayat, siz onun mesajını alana, anlatmak istediği dersi tam olarak anlayana kadar size aynı zorlukları tekrar tekrar sunar. Daha önce hiç, ilişkilerinizde veya yaşam koşullarınızda tekrar eden kalıplar fark ettiniz mi? Bu tekrarlar tesadüf değil, hayatın sizi büyümeye yönlendirme yoludur. Ardındaki dersi kavrayana kadar aynı deneyimler tekrarlanır. Bu kural, şöyle bir durup kendinizi gözlemlemenizi ve hayatın size sunduğu derslere dikkat etmenizi hatırlatır. Hayatın size sunduğu dersi aldığınızda ise yeni zorluklar ve öğrenme fırsatları için hayat devam eder.
5. Öğrenme yolculuğu hiçbir zaman bitmez.
Kaç yaşınızda veya hayatın hangi aşamasında olursanız olun, öğrenme süreci asla sona ermez. Yaşadığınız sürece öğrenecek bir şeyler hep vardır. Bu kural, hayat yolculuğunun sürekli bir büyüme süreci olduğunu ve öğrenmeyi bırakmanın ilerlemenin düşmanı olduğunu hatırlatır. Gözünüzü açtığınız her gün, karşınıza yeni bir ders çıkarır. Bu dersler her zaman aynı şiddette, aynı büyüklükte ya da aynı hislerle dolu olmasa da her biri oldukça önemlidir. Öğrenmeye istekli ve meraklı kalarak kendinizi ve çevrenizdeki dünyayı derinlemesine anlamaya devam edersiniz.
6. “Orası” ya da “o zaman” buradan ve şimdiden daha iyi değil.
Gelecek hedeflerinizin peşinden koşarken, mutluluğun ya da tatmin duygusunun “orada” ya da “o zamanda”, henüz tam olarak elinizin uzanamayacağı bir yerde olduğuna inanabilirsiniz. Ancak bu kural, size şimdiki anın, “şimdi ve burada” ihtiyacınız olan her şeyi barındırdığını öğretir. Hayallerinizi süsleyen, o ulaşılması güç “orada”ya nihayet ulaştığınızda, o an sadece yeni “şimdi”niz olur ve arzu döngüsü yeniden başlar. Gerçek huzur ve tatmin, anı kucaklamaktan; yaşamın bir varış noktası değil, bir yolculuk olduğunu kabul etmekten gelir. “Şimdi ve burada”ya şükrederek attığınız her adımda mutluluğu bulabilirsiniz.
7. Çevrenizdekiler sizin yansımanızdır.
Hayatta karşılaştığınız insanlar aslında sizin yansımanızdır. Başkalarında hayranlık duyduğunuz veya nefret ettiğiniz şeyler, genellikle sizin iç dünyanızın su yüzüne çıkmasıdır. Bu kural, çevrenizdekileri benliğinizden ayrı varlıklar olarak değil, hem olumlu hem de olumsuz yanlarınızı yansıtan aynalar olarak görmenizi sağlar. Birine karşı sevgi, hayranlık veya hayal kırıklığı hissettiğinizde, bu duyguları kendinizde keşfetme fırsatı doğar. Bunu anladığınızda, hayatı daha fazla şefkat, empati ve öz farkındalıkla yaşayabilirsiniz.
8. Hayatla ne yapacağınız size bağlı.
Herkes, hayatını şekillendirmek için gerekli araç ve kaynaklara sahiptir. Dış koşulları kontrol edemeseniz de tepkilerinizi ve eylemlerinizi seçme gücüne sahipsiniz. Bu kural, hayatınızın sorumluluğunu almanızı ve kendi hayatınızın mimarı olduğunuzu kabul etmenizi sağlar. Dış faktörlerden yakınmak, hayal ettiğiniz şeylere ulaşamadığınız için çevrenizde olup bitenleri suçlamak kolay yoldur. Sanskrit kurallar ihtiyacınız olan her şeyin aslında sizin içinizde halihazırda var olduğunu söyler. Bu gerçeği kucaklayarak mağduriyetin ötesine geçebilir ve yaratıcı potansiyelinizi açığa çıkarabilirsiniz.
9. Aradığınız cevaplar içinizde gizli.
Gürültülü ve dikkat dağıtıcı etkenlerle dolu bir dünyada, cevapları dışarıda aramak doğal ve kolaydır. Ancak bu kural, hayatla ilgili aradığınız cevapların içinizde olduğunu nazikçe hatırlatır. İçsel bilgeliğinize yönelerek, ihtiyaç duyduğunuz rehberliği bulabilirsiniz. Bu kurala uymak, zaman zaman sürece güvenmeyi ve sezgilerinizi dinlemeye istekli olmayı gerektirir. Meraklı ve iç sesinizi dinlemeye istekli olduğunuzda aradığınız bilginin ve iç görünün zaten kendi içinizde olduğunu keşfedersiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder