KÜÇÜK KÜTÜPHANEM 2

101. Faust – Johann Wolfgang von Goethe 
Johann Faust’un hayatı, kişiliği ve kaderi çerçevesindeki efsaneler, 1587 yılında hikâyelerin oluşumundan bu yana, birçok kez ele alınan, ünlü bir edebi kaynak olmuştur. Olay, tarihi Faust’un yaşadığı dönemleri, yani Ortaçağ’dan Yeni Çağa geçiş dönemini kapsamaktadır. Bugünkü Almanya’da, Leipzig ya da Harz bölgesinde geçmektedir. Faust adlı şiirsel oyun, ünlü Alman ozanı, oyun yazarı Johann Wolfgang von Goethe’nin (1749-1832) dünya klasikleri arasında önemli bir yer tutan eserdir. Faust, Goethe’nin butün eserlerinin bir birleşimi olarak kabul edilir. Faust, Goethe’nin neredeyse tüm yaşamı boyunca yazarak tamamladığı bir yapıttır. Urfaust adıyla on sekiz yaşında başladığı oyunu, 1806de Faust I ve 1832de Faust II adıyla iki büyük bölüm halinde yazarak seksen üç yaşında ölümünden kısa bir süre önce bitirebilmiştir. 

102. Empedokles'in Dostları 
Amin Maalouf 
Romanlarıyla olduğu kadar deneme kitaplarıyla da ilgi çeken Maalouf, Empedokles’in Dostları’nda bu kez geleceğe yönelik bir kurguyla dönüş yapıyor. Ölümcül Kimlikler ve Uygarlıkların Batışı kitaplarında yer verdiği eleştirel gözlemlerin izinde yarı distopik bir dünya çiziyor. Platon’un mağarasından çıkıp Empedokles’in Dostları’yla tanışmaya davet ediyor bizi. tlas Okyanusu kıyısındaki küçük Antioche adasının yalnızca iki sakini vardır: Orta yaşın verdiği olgunlukla sessiz bir hayat sürmek isteyen Alec ile yazdığı ilk romanının yakaladığı başarı sonrası her şeyi ardında bırakan esrarengiz Ève. Birbirlerinden uzakta, kırılgan yalnızlıklarının tadını çıkaran bu iki insanın yolu bir gün elektriğin, telefonların, televizyon yayınlarının, internetin, kısacası her türlü iletişim aracının etkisiz hale gelmesiyle kesişir. Gerçeğe ulaşma imkânı kalmayınca fısıltı gazetesi işlemeye başlar: Gezegen bir nükleer felaketin eşiğindedir, Amerika küresel ölçekte bir terör saldırısına maruz kalmıştır, insanlığın hayatını kolaylaştıran teknolojik gelişmeler artık insanlığın sonunu getirmiştir... Tüm dünya bu söylentilerle çalkalanırken, kendilerine Empedokles’in Dostları diyen, son derece gelişmiş bir teknolojiye ve tıp bilgisine sahip bir grup gizemli insan bu karmaşaya son vermek üzere çıkagelir. Alec bu insanların kim olduğunu öğrenmeye çalışırken, içinde yaşadığımız dünyanın çelişkileriyle de yüzleşmek zorunda kalır. Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacaktır. “Hayal kırıklığı içeren bu satırları yazarken hikâyenin sonuna geldiğim izlenimindeyim. Geldiler, üstünlük kurdular, dünyada hem kaygı hem de umut rüzgârları estirdiler, sonra da gittiler.” 

103. Ben, Kirke 
Madeline Miller 
Kirke otlardan kendine yemekler yapar, yalnızlığını gidermek için hayvanlarla konuşur onlarla arkadaş olur. Tanrılar dünyasında yaşasa da o, hassas kalbi ve kimsesizliği ile başbaşa kalmıştır işte. Üstelik sevmek ve sevilmek isteyen bir genç kızdır. Fakat yüreği bomboştur. Acaba ilerleyen günlerde Kirke'nin başına neler gelecek? Yalnız bir kadın olarak ayakta kalabilecek mi? Bütün bunları kitabı okuyup göreceğiz. Kitap mitolojik olmasına rağmen bir genç kızın yüreğine dokunuyor ve onun dünyasına bizi çekiyor. 

104. Veronika Ölmek İstiyor 
Paulo Coelho “Yürü, gidiyoruz. Deliler delice şeyler yaparlar.” (s. 191) "Yaşamımı bütünüyle değiştirmek istiyorum. Bir serüven yaşamak, başkalarına yardımcı olmak, daha önce hiç yapmadığım şeyler yapmak istiyorum." (s. 120) “Geçecek,” dedi kendi kendine. “Dün geçti ya.” (s. 122) "Yaşam harekete geçmeden önce doğru anı beklemektir!" "Kafanı boşalt, herhangi bir şey düşünme, yalnızca OL." (s. 105) "Kimsenin kimseyi yargılayacak durumu yok. Her insan kendi bilir çektiği acının boyutlarını ya da yaşa­mında anlamın hepten yok olduğunu."(s. 24) 
105. Gurur ve Önyargı 
Jane Austen 
Hayatımın filmi ve kitabıdır. 

106. İkna 
Jane Austen 
Jane Austen'ın son romanı olan İkna, dokunaklı bir aşk hikâyesi üzerine kurulu. Romanın kahramanı güzel, hassas ve iyi yürekli Anne Elliot, kibirli, para ve mevki düşkünü Sir Walter'ın ortanca kızıdır; 19 yaşındayken nişanlandığı ve sevdiği genç donanma yüzbaşısı Wentworth'ten ayrılması için ailesi genç kızı ikna eder. Nedeni, yüzbaşının parasız olması ve soylu bir aileden gelmemesidir. Sekiz yıl sonra genç adam geri döndüğünde, katıldığı savaşlarda kazandığı paralarla servet sahibi olmuş, donanmada da terfi etmiştir. İki genç birbirlerini unutamamış olsalar da Yüzbaşı, Anne'i bağışlamamıştır. Jane Austen yaşadığı toplumu ironik ve sert bir dille eleştirirken, 19. yüzyıl başı İngiltere'sine ve İngiliz orta sınıfının aile, evlilik, servet, mevki konularındaki görüşlerine de geniş bir pencere açıyor. 

107. Yalan Bahçesinde Bir Gül Tess 
Thomas Hardy 

Yoksul bir ailenin kızı olan Tess, daha iyi bir hayat sürmesi için üst sınıfa mensup akrabaları D'urberville ailesinin yanında çalışması için ikna edilir. Yeni yaşamında verdiği kararlar yüzünden hayatı altüst olan Tess, gerçek aşkıyla da bu sırada tanışır. Ancak geçmişin bir gölge gibi peşinde oluşu ve art arda yaşanan sarsıcı olaylar, Tess'i aşk ile ona dayatılan hayat arasında bir seçim yapmaya zorlar. 

108. Bir Peri Masalı Hayvan Çiftliği 
George Orwell İngiliz yazar(1903-1950)

Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940'lardaki 'reel sosyalizm'in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında 'yergi' türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliği'nin kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olanlar domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romandaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamındna olabilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalı'dır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır. 

109. 1984 
 George Orwell "Savaş Barıştır Özgürlük Köleliktir Cehalet Güçtür."
110. Kuzenlerin Savaşı Serisi #1 Beyaz Kraliçe -  The White Queen 
Philippa Gregory 

Plantagenet'ler İngiltere tahtı için sayısız savaşa girdi. Onlar, Tudor'lardan önce İngiltere'yi yöneten ve tahtta hak iddia eden hanedandı. Philippa Gregory, romanında gizli oyunlar ve mahrem öykülerle Plantagenet'lere yeniden hayat veriyor. Ailenin gizli kahramanlarını, boyun eğmez kadınları tanımaya Beyaz Kraliçe Elizabeth Woodville'le başlıyoruz. 

111. Boleyn Kızı
Philippa Gregory 

Henry'nin aşkı için rekabet eden iki güzel kız kardeşin, Anne ve Mary Boleyn'in hikâyesini anlatıyor. Her iki kadın da kralın yatağını paylaşacak, fakat yalnızca biri, kısa ve fırtınalı bir saltanat için tahta çıkacaktır; bu saltanat da celladın kılıcıyla trajik bir biçimde son bulacaktır.

112. Öteki Kraliçe 
Philippa Gregory 

Mary, kuzeni Elizabeth'e inanmıştı. İnancı, genç kadını büyük bir esarete sürükleyecekti... Aynı erkeğin aşkı için savaşan iki kadın, güç yarıştıran iki soylu prenses ve özgürlüğünden vazgeçmektense ölmeyi yeğleyecek unutulmaz bir kraliçe... 

113. Kraliçenin Soytarısı 
Philippa Gregory 

Masum bir kadının dinsel sapkınlık suçuyla yakılabileceği ya da cadılık suçuyla boğazlanarak öldürülebileceği bir dönemde, bir hainin aşkı uğruna kraliçenin casusluğunu yapmak en tehlikeli seçimdi. Kral Edward'm ölümünden sonra tahta geçme sırası Mary'de, 'Kanlı' Mary'de olacak. Boleyn kızı, 'Bakire' Elizabeth ise bu gidişatı bozmak ve kaderini yeniden yazmak için planlar peşinde. 
VIII. Henry'nin iki kızını tutuşturan gergin bir kıvılcım var. Mary sakince sırasını bekliyor. Ama sular durgun değil ki. İki kadının arasında kocaman, kara bir nehir akıyor: Rekabet. Aralarındaki huzursuzluğun sebep olduğu entrikalar dudak uçuklatıyor. Engizisyon'dan kaçan bir Yahudi kızı olan ve Mary'nin sarayına yerleştirilen Hannah ise olan bitenin en mühim tanığı. O bir saray soytarısı. Bir bilge ve bir komik. Ve hatta, casus. 

114. Boleyn Mirası 
Philippa Gregory 

Tudor Sarayı'nda hayat mücadelesi veren üç genç kadının hikayesi... Cleves'li Anne, Katherine Howard, Jane Rochford Boleyn Mirası, konumları, servet, beğeni ve gücün yanı sıra yalan, ihanet ve terör getiren üç kadına odaklanıyor. Darağaçları tarafından yönetilen bir sarayın etrafına gerilmiş ipekten bir ip gibi ince ince dokunmuş bir roman bu. Philippa Gregory, bir kez daha çoktan tarihe karışmış bir dünyaya hayat veriyor. Taş basamakların üzerinde hışırdayan ipek eteklerin fısıltısı, alelacele yazılan bir notun satırlarını aydınlatan mum ışığının sarı gölgesi, yeni inşa edilmiş darağacı sehpasının altındaki Yeşil Avlu'da toplanan kalabalığın sesleri. 

115. Bakirenin Aşığı 
Philippa Gregory 
Kraliçe Soruyor: Aşk mı, Taht mı? İngiltere’nin yeni kraliçesi olmuş Elizabeth’i bekleyen iki büyük tehlike vardı: Fransızlar’ın, İskoçya’yı istila edip İskoçya Kraliçesi Mary’yi tahta geçirme tehdidi ve Elizabeth’in, vatan hainliğinden hüküm giyip zindanda kalmış Robert Dudley’ye olan tutkulu aşkı. Ancak Dudley zaten evliydi. 

116. Mahkum Prenses 
Philippa Gregory 
Aragonlu Katherine, Katalonya'da doğdu. Anne ve babasının aileleri krallar ve savaşçılarla doluydu, Aragonlu Katherine İspanyol İnfanta'ydı. O, İspanyol Prenses'ti. Üç yaşındayken, İngiltere Kralı VII. Henry'nin varisi ve oğlu, Prens Arthur'la nişanlandı. Galler Prensesi olmak üzere yetiştirilen Katherine, o uzak, nemli ve soğuk ülkeyi yönetmenin kaderi olduğunun farkındaydı. 

117. Rüyalar 
Carl Gustav Jung 

Yazar, psikiyatrist, eğitimci, ressam ve bir de seyyah olan Carl Gustav Jung, rüyalar hakkındaki fikirlerini bu derlemede toplamıştır. Gizemcilik, din, kültür, semboller gibi ana temaları kendine özgü ve maharetli anlatım tekniğiyle okuyucuya sunmuştur. Rüyaları filmsel özellikleriyle teşhis etmiş, ayrıca sadece şahsi planda söz konusu olan "kişisel rüyalar" ile hepimizin tecrübe ettiği ve kolektif bilinçdışının ürünü olan "büyük rüyalar" arasında ayrım yapmıştır. Yirminci yüzyılın en etkin figürlerinden biri olarak Jung, Rüyalar adlı eseriyle kendi ürettiği sıradışı kavramlara anlaşılır tarzda bir giriş yapmakla kalmamış, bunun yanında toplu eserlerinin nitelikli okunması için de en ideal yöntemi sunmuştur. 

118. Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler Kurtlarla Koşan Kadınlar 
Clarissa P. Estes 

İnsanlık tarihi boyunca bastırılmış ve örselenmiş kadınların durumunu sosyal, kültürel ve ekonomik açıdan ele alan çok sayıda inceleme yapıldı. Her inceleme, kadınları ''tanımlama ve çözme'' açısından çok farklı yöntemler önerdi. Bu önermelerin ne ölçüde kadınların doğasını ilişkin isabetli ve farklı alternatifler olduğu ise tartışmalı. 

119. Enstitü 
Stephen King 

Minneapolis'in sakin banliyölerinden birinde yaşamakta olan Luke Ellis, bir gece yarısı evine giren davetsiz misafirler tarafından kaçırılır. Luke, penceresi olmayan fakat tıpkı kendisininkine benzeyen bir odada gözlerini açar. Ve kapısını açıp dışarı çıktığında onun gibi özel yetenekleri yüzünden buraya getirilen birçok çocuğun odalarının sıralandığını görür. Enstitü... Özel yeteneklere sahip çocukların tutulduğu bir hapishane, onlardan adeta intikam almaya yemin etmiş bir müdür ve insafsız personelin acı dolu yuvası. Burada vicdan azabı yok. Burası girişi olan ama çıkışı olmayan bir cehennem... 

120. Beni Seç 
Kiera Cass 
"𝓓𝓮𝓷𝓮𝔂𝓲𝓶𝓵𝓮𝓻𝓲𝓶𝓮 𝓰𝓸𝓻𝓮, 𝓰𝓮𝓻𝓬𝓮𝓴 𝓪𝓼𝓴 𝓰𝓮𝓷𝓮𝓵𝓭𝓮 𝓮𝓷 𝓶𝓾𝓷𝓪𝓼𝓮𝓫𝓮𝓽𝓼𝓲𝔃 𝓸𝓵𝓪𝓷𝓲𝓭𝓲𝓻." 
Bir prens nasıl tavlanır? İllea ülkesinde tüm genç kızlar doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: Seçim. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen seçimi kazanmanın tek yolu Prens Maxon'ı kendine aşık etmek. Amerika içinse seçim, bir kabustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağı sınıftan olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspeni arkasında bırakmak zorunda kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı. 

121. Vadideki Zambak 
Honore de Balzac 
Vadideki Zambak, olağanüstü gözlem yeteneği ve insan doğasını derinden kavrayışıyla klasik roman türünün tartışmasız en önemli ustalarından biri olarak kabul edilen Honoré de Balzac’ın, “İnsanlık Komedyası” adlı anıtsal yapıtının “Taşra Yaşamından Sahneler” başlığı altında yer alan en önemli, en ünlü kitaplarından biridir. 
 
122. Tutkulu Aşk 
Rachel Gibson 

Georgeanne Howard, ne kadar zengin olursa olsun dedesi yaşında bir adamla evlenemeyeceğine karar verdiğinde düğün artık başlamıştı. Kaçmalıydı! Hokeyin süper yıldızı John Kowalsky aniden karşısına çıkan bu kadını düğün alanından uzaklaştırdığında bilmediği bir şey vardı. Arabasındaki kadın, patronuyla evlenmek üzereyken düğünden kaçmıştı. Bu tesadüf sonucu bir araya gelen Georgeanne ve John’u daha büyük sürprizler de bekliyordu. Heyecan, aşk ve maceraya hazır mısınız? 

123. Çirkin 
Judith Ivory 

 Güzel Seçkin bir Amerikan vârisi olan Louise Vandermeer güzel ve zekidir... Ancak hayatından bıkmıştır - cesaret isteyen bir maceraya atılması da bu yüzdendir: Başka ülkedeki bir aristokratla evlenmek için okyanusun karşı tarafına seyahat edecektir. Dedikodulara göre evleneceği adam son derece çirkindir- bu, onu gün ışığında hiç görmediği ve merak uyandırıcı bir yabancıyla tutkulu, gözü kara bir ilişkiye iter. Çirkin Charles Harcourt, çocukken geçirdiği bir hastalığın bıraktığı yaraya rağmen, Avrupa'nın en entelektüel güzellerini elde etmeyi başarmıştır. Şaka olsun diye, kendi nişanlısının gemisinde kimliğini gizleyerek seyahat etmeyi - ve zifiri karanlıkta budala bir genç kızı baştan çıkarmayı - planlamıştır. Ancak, çapkın kahramanımızın şakası geri teper. Şimdi deliler gibi aşık olan odur; artık eşi olan ve her şeye çabucak sinirlenen Lulu ise sadece gemideki sevgilisine aşıktır, hem de tüm o zaman boyunca onun Harcourt olduğunu bilmeden. Ve Charles onun kalbine asla sahip olamayacaktır - içinde saklanan prensi ona gösterene kadar. 

124. Nietzsche Ağladığında 
Irvin D. Yalom 
Nietzsche’nin düşüncelerini psikanalizle buluşturmasına şahit olduğunuz bu “konuşma terapisi” seanslarında siz de hem hayata dair derin sorgulamalara gireceksiniz hem de kendinizle yüzleşeceksiniz. 

125. Schopenhauer Tedavisi Bugünü Yaşama Arzusu 
Irvin D. Yalom 
İki insanın anlam arayışının büyüleyici hikayesi. Julius eski hastası Philip Slate'i arayıp bulur. Philip için insanlarla ilişki kurmanın tek yolu sayısız kadınla yaşadığı cinsel ilişkilerdi ve Julius'un terapisi de bunu değiştirememişti. Philip kötümser ve insansevmez filozof Arthur Schopenhauer'i okuyarak kendisini iyileştirdiğini iddia etmektedir. İnsanları umursamayan, kendi içine gömülmüş Philip gerçekten de ustası Schopenhauer'i anımsatmaktadır. 

126. Uyumsuz Leydi 
Isabel Cooper 
Yarı çıplak bir kadın aniden çevresinde belirdiğinde, Simon Grenville’in şaşırmaya bile vakti kalmaz. Şeytani yaratıklar etrafını sarmıştır, ta ki güzel yabancı üzerindeki garip kıyafetlerden silahlarını çıkarıp onları öldürene kadar. Joan, kötü ruhların kol gezdiği ve insanlığın yaşam mücadelesi verdiği zamanda yaşayan bir savaşçıdır. Bu geleceği engellemek, kötülüğü yayan büyücüyü öldürmek amacıyla iki yüz yıl geçmişe, Victoria Dönemi İngiltere’sine gönderilir. Hedefine ulaşmak için, Simon’ın ona topluma nasıl uyum sağlayacağını göstermesine ihtiyaç duyar. Hayatını balo salonlarında değil savaş alanlarında geçiren Joan’un önündeki tek mücadele dönemin katı kurallarını öğrenmek değildir, Simon’la aralarındaki çekime de karşı koymak zorundadır… 

127. Ikigai - Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı 
Francesc Miralles 
Aceleci davranmamanızı, hayat gayenizi keşfetmenizi, ilişkilerinizi canlandırmanızı ve kendinizi tutkularınıza adamanızı sağlıyor. 

128. Otomatik Portakal 
Anthony Burgess 
“Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum…” Karabasan gibi bir gelecek atmosferi… Geceleyin sokakları terörize eden, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler ve bu hikâyenin anti-kahramanı Alex… Yayımlandığı günden bu yana “kült roman” özelliğini kaybetmeyen Otomatik Portakal’ın 15 yaşındaki kahramanı, “iyi ya da kötü nedir?”, “İnsan özgür iradesiyle kaderini seçebilir mi?” gibi soruların yanıtlarını kurcalarken, şiddet dolu sahnelere Beethoven’ın, Mozart’ın müziği eşlik ediyor; Alex ve “çete kardeşleri” Pete, Georgie ve Aptalof, yarattıkları yepyeni dilin kelimelerini okurun zihnine kazıyorlar. Ünlü yönetmen Stanley Kubrick tarafından 1971’de filme de çekilen Otomatik Portakal tüm zamanların en sarsıcı romanlarından. “Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. ‘Uqueer as as clockwork orange’. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya’da ‘canlı’ anlamına gelen ‘orang’ sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve kokusu hoş bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm.” Anthony Burgess 

129. Ay'a Yolculuk 
Jules Verne 
"Bazı dar kafalılar bunlara verecek başka sıfat yoktur. İnsanlık Popilius çemberinin içine hapsolmuş. Gezegenler arasındaki boşluğa çıkamadan ot gibi yaşamak onların kaderiymiş. Gerçek hiç de öyle değil ama! Bugün nasıl Liverpool'dan New York'a hızlı kolay ve güvenilir biçimde gidiliyorsa Ay'a gezegenlere ve yıldızlara da gidilecek. Ay denizleri de atmosfer denizleri de aşılacaktır. Uzaklık görece bir sözcükten başka bir şey değildir. Yakında sıfıra indirgenecektir." 130. 80 Günde Devri Alem Jules Verne Bay Fogg, Londra Reform Kulübü üyesiydi. İlgi çekmek için özel bir çaba sarf etmemesine rağmen kulübün en seçkin üyelerinden biriydi.

130. Yüksek Bilinç Kılavuzu
Ken Keys Jr.
Gerçek mutluluğa ve özgürlüğe erişebilmemizin tek yolu kendimize, diğer insanlara ve tüm evrene yüksek bilinç düzeyinden bakabilmemizdir. Bu son derece önemli kılavuz, yüksek bilince nasıl ulaşabileceğimizi büyük bir açıklıkla ve rahatlıkla uygulanabilir biçimde anlatmaktadır.

Sık sık mutsuzluk bataklığına saplanmamızın gerçek nedeni, düşük bilinç merkezlerinde dolaşmamız, bizi köleleştiren duygu-destekli bağımlılıklardan bir türlü kurtulamayışımız, beynimizi ve zihnimizi gerektiği gibi kullanamayışımızdır. Oysa yüksek bilinç bize kalıcı ve sürekli bir mutluluk sunmaktadır.
"benim baş ucu kitabımdır. Keyfim bozuksa hemen bunu okurum ve keyfim yerine gelir.

131. Gönülsüz Muhafız 
Melissa J. Cunningham
Karanlık ve tehlikeli, asi genç Brecken Shaefer’ın muhafızı olmak göründüğünden çok daha zor. Ölüm, on altı yaşındaki Alisa Callahan’ın sandığı gibi bir şey değildi. Yumuşak ve pembe renkli bulutların üzerinde, büyükannesi ve en iyi arkadaşıyla birlikte sonsuzluğa uzanmak en büyük hayaliydi. Kısacık hayatında birden fazla acı verici tecrübeyle karşılaşmış olmasının bir mükâfatı olacaktı herhalde. Ancak ne yazık ki kendi canınıza kıydığınızda, o sonsuz mükâfatları elde etmek o kadar da kolay olmuyordu.

132. Simyacı 
Paulo Coelho
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago'nun masalsı yaşamının felsefi öyküsü.

133. Aldatmak
Paulo Coelho 
"Her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada, imkânsız aşkın izini sürüyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden... Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir. "
134. Çavdar Tarlasında Çocuklar
J. D. Salinger 
NewYork'lu bir burjuva ailesinin oğlu Holden Caulfield'in "büyümeye dair" keyifli ve hüzünlü öyküsü.

135. İthaki
Claire North
Odysseus’un yitik, yalnız adası İthaka keskin zekâsıyla nam salmış kralının yokluğunda kıymete binmişti. Sarayın salonu tıka basa doluydu; yiğit yahut zengin talipler, hizmetçiler ve de insan kılığına bürünmüş tanrılar. Bir de iffetli kraliçe ve babasının yerini doldurmaya çabalayan bir oğul: Penelope ile Telemakhos.

136. Spartaküs
Arthur Koestler
Spartaküs... Bu isim, dünyada adaletsizlik ve eşitsizlik sürdükçe ve buna karşı insanca yaşama mücadelesi veren bir tek kişi bile kaldıkça, bir simge olarak parlamaya devam edecek. Kimbilir, belki bir gün, "Güneş Devleti" yeniden kurulur; hatta ona yenileri eklenir? Kimbilir, belki bir gün, eşitlik ve adaletin bayrağı daha mutlu insanların üzerinde dalgalanır? Kimbilir, belki bir gün... Neden olmasın?

137. Cesur yeni dünya
Aldous Huxley
Kitap, distopik bir gelecekteki toplumu konu alır. Huxley, teknolojinin ve bilimin getirdiği ilerlemenin, bireylerin özgürlüğüne ve insan doğasına olan etkilerini ele alır. İnsanlar, duygularından arındırılmış bir şekilde üretilir ve belirli bir sınıfa atanır. Bu sınıflandırma, toplumun dengesini sağlamak adına yapılır.

138. Geceye bürüneceğim 
Tery Prachett
“Sen şansa inanır mısın?” dedi Düşes.
“Ben, şansa inanmak zorunda kalmamaya inanırım,” dedi Tiffany.
Çünkü kudretli bir cadı olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Tiffany Sızı’nın inanması gereken çok daha önemli şeyler var. Misal, kendisi…

139. Kahin

140. Orijin
Jessica Khoury
ÖLÜMSÜZ VE MÜKEMMEL BİR GENÇ KIZ.
Amazon Ormanları'nın derinliklerindeki gizli bir laboratuvarda büyüyen Pia, yazgısının farkındadır. Ölüme son verecek bir nesilden gelmiştir ve yeni bir ırkın başlangıcı olması beklenmektedir. Ancak on yedinci yaş gününde, yaşadığı yerleşkeyi çevreleyen elektrikli tel örgüde bir delik keşfeder ve hayatında ilk kez dışarı çıkar.

141. Açlık Oyunları 1 - 2 - 3 
Suzanne Collins
AÇLIK OYUNLARI BAŞLASIN VE ŞANS HEP SİZDEN YANA OLSUN! Hasat yapıldı. 12. Mıntıka’dan Katniss Everdeen ve Peeta Mellark seçildi. Şimdi yirmi dört genç, Açlık Oyunları için hazırlanıyor. Ödül: hayatta kalmak! Açlık Oyunları - 2 Ateşi Yakalamak CEHENNEM ATEŞİNİN KIVILCIMI KATNISS PARLIYOR. ALEVLER YAYILIYOR. VE İSYAN BAŞLIYOR! Katniss ve Peeta hayatta kaldılar. Başkent’se intikam istiyor ve onları Zafer Turu’na çıkmaya zorluyor. Ama Katniss ve Peeta’nın başka planları var: Halkı korkutmak yerine ayaklandıracaklar. Açlık Oyunları - 3 Alaycı Kuş "BİZ YANARSAK, SİZ DE BİZİMLE YANACAKSINIZ! 13. Mıntıka artık bir efsane değil.İsyan hızla yayılıyor. Panem’in kaderi son kez değişiyor. Ve Katniss kararını veriyor. “KAR TEPEYE DÜŞER!..” ŞİMDİ DE, ALAYCI KUŞUMUZ KATNİSS'İN KATILDIĞI AÇLIK OYUNLARI’NDAN ÇOK DAHA ÖNCESİNE GİDİYORUZ… BAŞKAN SNOW’UN GENÇLİĞİNE… 
Açlık Oyunları - Kuşların Ve Yılanların Şarkısı (en kısa zamanda oku) Enerjisini hırsından alıyor. Azmini, rekabetten. Ama güce ulaşmanın bir bedeli var. Onuncu Açlık Oyunları’nı başlatacak hasat gününün sabahı. Başkent’te, on sekiz yaşındaki Coriolanus Snow akıl hocası olarak katılacağı Oyunlar’a hazırlanıyor. Başarılı olmak istiyor ve bunun için tek bir şansı var. Bir zamanların görkemli Snow ailesi zor zamanlardan geçiyor ve ailenin kaderi, Coriolanus’un cazibesiyle, zekâsıyla, hamleleriyle diğer akıl hocalarını gölgede bırakıp haracını Oyunlar’ın galibi yapmasına bağlı. Ama şans ondan yana değil. Coriolanus’a kötülerin en kötüsü 12. Mıntıka’nın kız haracına akıl hocalığı yapmak gibi onur kırıcı bir görev veriliyor. Artık kaderleri birbirine bağlı. Coriolanus’un yaptığı her seçim onları galibiyete ya da mağlubiyete, zafere ya da yenilgiye götürebilir. Arenanın içinde ölümüne bir dövüş sürüyor. Arenanın dışında ise, talihsiz haracına yakınlık duymaya başlayan Coriolanus kurallara uyma zorunluluğuyla, bedeli ne olursa olsun yaşama arzusu arasında kalıyor. 

142.Yeni Dünya
Anna Carey
Meslek öğrenmek yoktu, şehir yoktu, geniş yataklı ve manzaralı daireler yoktu. Restoranlarda beyaz masa örtülerinin üzerinde parlak gümüş takımlarla yenen yemekler yoktu. Sadece o oda, lazımlıklardan gelen pis kokular ve çatlayana kadar gerilen deriler vardı.

143. Ulus
Terry Pratchett
Dünyanın sona erdiği gün…
Mo, Oğlanların Adası'ndan eve dönüyordu. Kısa süre sonra erkek olacaktı.
Sonra dalga geldi. Dev bir dalga: kara geceyi peşinden getiren bir dalga. Dalga Tatlı Judy adlı gemiyi denizden aldı, adadaki yağmur ormanının ortasına bıraktı. İçeride tek bir kişi kaldı (papağanı da sayarsanız iki). Köy gitmişti. Ulus gitmişti. Artık yalnızca üzerine pek bir şey giymeyen Mo, çok fazla şey giyen pantolonlu-adam, kızı ve bir dolu yanlış anlaşma kalmıştı.

144. Aşk kapıyı çalınca 
Susan Elizabeth Phillips 
Aşk ve nefret arasındaki o ince çizgide gidip gelen iki insan.Birbirlerine çocukluk yıllarında yaptıkları yanlışlar,hayatın verdiği büyük dersler.Kopan yakın ilişkiler, söylenemeyen gerçekler...

145. Sekiz Numaralı Yetim
Kim van Alkemade
New York’un Yahudi yetimhanelerinin unutulmuş dünyasında geçen büyüleyici bir tarihsel kurgu romanı.
Gerçek olaylardan esinlenen 8 Numaralı Yetim insanoğlunun zarar verme ve sevme kapasitesiyle ilgili güçlü bir roman.

146. Fırtına Habercileri
Philippa Gregory
Bir Orta Çağ kasabasındaki Hıristiyanlık ve Müslümanlık çatışmasından besleniyor.

147. Yasak Meyve
Jojo Moyes  
Sıra dışı bir güzelliği olan Lottie, küçük bir sahil kasabasında yaşayan Holden ailesinin himayesi altında, evin büyük kızı Celia’yla kardeş gibi büyümüştür. Sakin ve düzenli hayatları kasabadaki büyüleyici Arcadia Evi’ne bohem sanatçıların taşınmasıyla değişmeye başlar. Kasabalılar tarafından skandal sayılabilecek bir dizi olay yaşandıktan sonra Celia okumak için evden ayrılır. Ancak Celia’nın kolunda nişanlısıyla kasabaya döndüğü gün, en yakın arkadaşı Lottie’nin yüreğinin felaketi olur…
İki arkadaşın yollarının ayrılmasından elli yıl kadar sonra Arcadia Evi’ni yenilemek için kasabaya Daisy adında genç bir kadın gelir. Daisy terk edilmiş, bebeğiyle yapayalnız kalmıştır. O güzel evin büyüsüne kapılan genç kadın hem bir anne olarak güçlü olmayı ve yeniden sevmeyi hem de büyük bir aşkın yürek sızlatan sırlarını keşfedecektir.
Denizden esen rüzgârlar gibi, taze elmalar gibi kokan, insanı aşka davet eden, gülümseten ama bir o kadar da hüzünlendiren unutulmaz bir hikâye…

148. Uzun Dünya
Terry Pratchett
Bilimkurgunun iki ustası Terry Pratchett ve Stephen Baxter yeni bir roman için bir araya gelip bize şu soruyu sordu:
Dünya’daki kaynaklar kısıtlı olmasaydı, insanlık nasıl gelişirdi?

149. Akıl ve Tutku 
Jane Austen
Kırk iki yıllık gözden uzak ve sade yaşantısına karşın yazdıklarıyla İngiliz edebiyat tarihinin bir kült romancısı olmayı başardı. Eserlerinde güçlü kadın karakterleri başkahramanlar olarak yer aldı. Bütün romanları sinemaya uyarlanan Jane Austen, Akıl ve Tutku’da aile değerleri ve akrabalık ilişkileri ile kadın duyarlığı ve aşkı ele alır. Bu romanda da Jane Austen’ın derin gözlemi, zarif üslubu ve ince ironisi eserin konusu kadar dikkat çekicidir.

150. Kum Şehri
Anna Carey 
PEŞİNİZDE SÜREKLİ SİZİ ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞAN BİRİLERİ VARKEN KİME GÜVENEBİLİRSİNİZ?

151. Tiffany'de Kahvaltı
Truman Capote 
1940'lı yılların New York'unda hareketli cemiyet hayatı öğlenden sonra barlarda içilen martinilerle başlar, Tiffany'de edilen şampanyalı kahvaltılar ile son bulurdu. Bu renkli hayatın ilginç simalarından Holly Golightly, küçük dairesinde erkek arkadaşları için verdiği ev partileri ile dikkat çekiyordu. Görünüşte eğlenceli ama yüzeysel bir hayat süren bir çocuk-kadın olan Holly Golightly'nin yaşamı çözülmeyi bekleyen gizemlerle yüklüydü. Genç bir yazar adayı ise bu gizemleri çözmek için çoktan yola çıkmıştı bile..

152. On Bir Dakika
Paulo Coelho
On Bir Dakika, dünyanın en eski mesleği fonunda yaşanan bir aşk masalı.

153. Bana Sevdiğini Söyle
Julia Quinn
Elizabeth Hotchkiss çalıştığı köşkün kütüphanesinde Bir Marki ile Nasıl Evlenilir adlı kitabın bir kopyasını bulduğunda, bunun birinin ona oynadığı acımasız bir oyun olduğunu düşünür. Bakacak üç kardeşi olduğu için zengin birisiyle evlenmekten başka çaresi kalmamıştır. Bir erkeği baştan çıkarmak için hazırlanmış bu rehber tam da ihtiyacı olan şeydir ve kitaba bir göz gezdirmenin bir zararı olmayacağını düşünür. James Sidwell, Riverdale Markisi, teyzesinin peşine düşen şantajcıyı bulmak için köşke gelir.  İlk şüphelisi, teyzesinin refakâtçisi Elizabeth’tir. Daha sonra, bu çekici genç kadının küçük kurallar kitabını bulduğunda, durum ilgisini çeker ve bir eş bulması için ona yardım etmeye karar verir. Tabii bu cazibeli oyunların kendisinin üzerinde uygulanmasına izin vererek… Ortada uygulanması gereken tek bir kural olduğunu anlar. O da Elizabeth’in markisiyle evlenmesidir.

154. Bilinmeyen Kadının Portresi
Vanora Bennett 
Yıl 1527. Alman ressam Hans Holbein, İngiltere’ye Thomas More’un tablosunu yapmak için geldiğinde ev halkını tatlı bir telaş saracaktır.
“Aşk, entrika ve tarih, son derece uyumlu bir biçimde iç içe geçmiş. Yazarın kalemi, Tudor Hanedanı mensuplarının sırlarla dolu hayatlarını gözler önüne seriyor.” -dailymail.

“Bilinen tarihi romanların en güzel özellikleri olan aşk ve gerilimin buluştuğu bu okumaya doyamayacağınız eser, olağanüstü bir hayal gücü ve yazma yeteneğinin ürünüdür.” - The Times. 

155. Kusursuzlar
Louise O’Neill 
 
“Bizim gibi kızlar için eş olmak özgürlüktür.”
Stepford Kadınları, 1984, Damızlık Kızın Öyküsü romanlarının ve Kötü Kızlar dizisinin öğelerini bulabileceğiniz beklenmedik, rahatsız edici ve merak uyandırıcı KUSURSUZLAR kadınların, erkeklere hizmet etmeleri için yaratıldığı bir dünyada geçiyor, bütün kızların ilk görevi güzel olmaktır. Artık doğal yollarla dünyaya gelmiyor, özel olarak tasarlanıyorlar sonra da reşit olana kadar Okullarda, gelecekteki eşlerini tatmin etmek için yetiştiriliyorlar.
Eş olarak seçilemeyenler için ise geriye kalan seçenekler cariye veya Okul’da öğretmen olmak.
Okul’daki son senelerinin stresi artarken, Freida’nın en yakın arkadaşı hiç yapmaması gereken bir şey yapar: Kilo alır. Hemen sonrasında kızların izole ortamına eş seçmeye hevesli erkekler gelir.
Freida geleceği için savaş vermek durumundadır. En yakın arkadaşı, en sevdiği kişiye ihanet etmek zorunda kalacak olsa bile…

156. Antikacı Dükkanı
Charles Dickens
Nell bir zamanlar mesuttu... loş odalarda şarkılar söyleyerek, tozlu antikalar arasında kıvrak ve neşeli adımlarla dolaşarak, odalardaki eşyanın kendi gençlik ve körpeliği ile bir kat daha köhne ve eskimiş görünen, bir kat daha sertleşip çirkinleşen havası içinde; şen ve mesut bir ruhla, gezip durmuştu.
Halbuki şimdi; odalar soğuk ve kasvetli idi. Kendi odasından çıkarak bu odalardan birinde oturup uzun ve sıkıntılı saatler geçirdiği esnada, bu eşya ne kadar hareketsiz ve sâkit (düşen, hükmü kalmayan) kalıyor; ağzını açıp sessizlikten kısılan sesi ile sükûneti ihlâl etmeye cesaret edemiyordu.

157. Büyük Umutlar
Charles Dickens
Büyük Umutlar, XIX. yüzyıl İngiltere’sinde taşra ortamından büyük kente uzanan tam bir Victoria dönemi romanıdır. Charles Dickens, bu olgunluk dönemi eserinde köyünde zor bir çocukluk geçirdikten sonra esrarengiz bir mirasa konan Pip’in maceralarını anlatır. Gönlü karasevdayla, gözü yükselme hırsıyla perdelenmiş genç Pip’in serüvenleri, sanayileşen toplumdaki sevgisizliği, ikiyüzlülüğü ve para hırsını gözler önüne serer. Büyük Umutlar, Londra’da beyefendi konumuna yükselen Pip’in başından geçenleri anlatmakla kalmaz, birbirinden ilginç karakterlerle tanıştırır okuru.
Dickens, romanın kahramanı Pip’in düşünce yapısını büyük bir incelikle ele alır. Bir yandan bireylerin düşkünlüklerini, başarısızlıklarını anlatırken diğer yandan da çağın gerçeklerine ve değerlerine ayna tutar.

158. Yetenek
Kristin Cashore 
Katsa’nın askerlerle, fırtınalarla ve kendi doğasıyla ettiği mücadele sırasında insanlığı öğrenmesi…
Büyük bir hevesle okudum
Sıradışı hünerlerle doğan insanlardan korkulan ama aynı zamanda güçlerinin sömürüldüğü bir dünyada Katsa, kendisinin bile tiksindiği bir yeteneğe sahiptir: Öldürme yeteneği. Savaşma yeteneği olan Prens Po’yla tanıştığındaysa hayatının tamamen değişeceğinden habersizdir.

159. Sır
Kristin Cashore 
GENÇ BİR KRALİÇE, YARALARINI SARAN BİR HALK. GİZEM, YETENEK, YİĞİTLİK VE TEHLİKE DOLU, GÖRKEMLİ BİR DİYAR!

İnsanların pek azının sıradışı yeteneklere sahip olduğu bir dünyada Kral Leck, yeteneği sayesinde herkesi inandırdığı yalanlar söylemiştir.
On yaşında tahta geçen Bitterblue, sosyopat babasının katledilmesinin ardından halkın, vahşet anılarını yavaş yavaş atlatacağına inanmıştır. Ancak yanılmaktadır.
Danışmanlarının aşırı korumacı olduğunu düşünen Bitterblue on sekiz yaşına geldiğinde geceleri kılık değiştirip kaleden kaçarak kendi şehrinde tek başına dolaşmaya başlar fakat hem hayatını hem de kalbini ateşe attığından haberi yoktur.
Yorumum: O kadar gerçekçi yazmış ki sanki yaşadım. Hayal gücümü canlandırdı. Harika bir yazar. Sanki film izler gibi okudum.

160. Deniz Kabukları Mevsimi
Holly Chamberlin
Verity, hayatının en güzel haberiyle mutluluktan
uçarken, babası tarafından kaçırılan ve yalanlarla dolu
bir hayat yaşayan Gemma’yı zor günler bekliyordu.
Kitap yorumum: annelerin ne kadar fedakar olduğunu bir kez daha kanıtladı. Kendinden vazgeçip çocuğunun hayatını yaşaması arasındaki dengeyi iyi yakalamış. Sonuç olarak sizi koşulsuz seven tek kişi annelerdir. Sadece bizim  iyiliğimizi isteyen, bizim için her zaman endişelenen ve bazen bunu, dile getirmekten çekinen sırf biz kızarız diye onlardır. Peki biz onlara hak ettikleri davranışı sergiliyor muyuz? Çoğu zaman onları yargılıyor ve özgürlüğümüze kasıt yapıyor diye düşünüyoruz. Oysa ki sadece endişeleniyor ve bizi düşünüyorlar cidden.

161. 3. ve Fırtına, 2.  Çöküş ve yükseliş
Leigh Bardugo
Her zaman böyle olmayacak.
Özgür kaldığın günlerin sayısı arttıkça hayatın kolaylaşacak…
En güçlü Grishalardan biri olan Güneşin Elçisi Alina Starkov, Karanlıklar Diyarı’nda yaşanan faciadan kaçıp arkadaşı Malyen’le birlikte, arkasında bıraktığı dünyanın karmaşasından uzak kalacağını düşündüğü bambaşka topraklara doğru yola çıkar.
Ancak kaderinden ve geçmişinden kaçmak sandığı kadar kolay olmayacaktır. Karanlıklar Efendisi yenilediği gücü ve ölümcül planlarıyla yeniden karşısına çıkmaya hazırlanmaktadır.

162.1. Gölge ve Kemik
Leigh Bardugo
KARANLIĞIN VE BÜYÜNÜN HÜKÜM SÜRDÜĞÜ BİR DÜNYA
KRALLIĞIN KADERİNİ DEĞİŞTİREBİLECEK FAKAT GÜÇLERİNİN FARKINDA OLMAYAN BİR YETİM KIZ.
Çok geçmeden kendini krallığı tehdit eden karanlığın karşısında bulan Alina vereceği savaşın henüz başındadır.

163. Merlin 1 / Kayıp Yıllar
T. A. Barron 
Denesene korkak! diye haykırdı içimden bir ses. Denemelisin!
Ama hemen ardından başka bir ses yanıtladı onu:
Bir daha asla! Geçen sefer gözlerini yitirdin.
Bu sefer sıra ruhunda. Bir daha asla!
"Göster!" diye buyurdu goblin. Yoğunlaşan sise rağmen,
kol kaslarının hamle yapmak için kasıldığını görebiliyordum.
Kılıcını kaldırdı ve Ria’nın boynuna dayadı.
Hâlâ bir şey yapmıyordum.
İşte o anda gittikçe şiddetlenen tuhaf bir rüzgâr,
ortada duran yaşlı karaağacın dallarını sallamaya başladı.
Ağacın çıkardığı sesler çığlık olup yükseldi.
Goblin, başını kaldırdığında kökünden kurtulan ağacın
üzerine devrildiğini ancak görebildi ve son duyulan,
acı dolu çığlığı oldu.

164. David Copperfield
Charles Dickens
David’in trajik çocukluğunu, erken yaşta iş hayatına atılışını, evliliğini ve nihayet başarılı yazarlık kariyerini konu alır. Dickens’ın kendi tabiriyle “en sevdiği çocuğu”, yaşamından birçok iz taşıyan karakteridir.

165. Hobbit
J. R. R. Tolkien
Bilbo Baggins, büyücü Gandalf ve cücelerle birlikte, cücelerin hazinesini kötü ejderha Smaug’dan geri almak için aslında hiç de istemediği bir yolculuğa çıkar. Ama yine de hobbitin içinde henüz keşfedemediği maceracı bir yan vardır ve yolculuk ilerledikçe Bilbo Baggins kendi cesaretinin ve gücünün farkına varmaya başlar.

166. Yüzüklerin Efendisi (Tek Cilt)
J. R. R. Tolkien
Bir yolculuk, bir büyüme öyküsü; fedakârlık ve dostluk üzerine, hırs ihanet üzerine bir roman.
Dünya ikiye bölünmüştür, denir Tolkien'ın yapıtı söz konusu olduğunda: Yüzüklerin Efendisi'ni okumuş olanlar ve okuyacak olanlar. 1997 ile birlikte, çok sayıda Türk okur da "okumuş olanlar" safına geçme fırsatı buldu. Kitabın türkçe basımı Yüzüklerin Efendisi'ne duyulan ilginin evrenselliğini kanıtladı.

167. Robinson Crusoe 
Daniel Defoe
Kitap, İngiltere'de yaşayan orta halli bir ailenin en küçük oğlu olan Robinson Kreutzner'in dünyayı gezme hayalleri ile çıktığı yolculukları ve bu sırada karşılaştığı olayları anlatır. Bu yolculuklar sırasında, seyahat ettiği gemi batınca ıssız bir adada 28 yıl tek başına yaşamak zorunda kalır. Sonradan eklenen ve Robinson Crusoe'nun Yeni Serüvenleri adı verilen ikinci kitapta, Robinson döner. Burada bir süre kaldıktan sonra yine denize açılır. Madagaskar'dan, Çin’e Rusya’ya geçerek İngiltere'ye döner. Bu yolculuklarda ticaret yapar ve kendi kültürünü bu ülkelerinkiyle karşılaştırır. Kitapta dürüstlük, cesaret, özveri, yaratıcılık, dayanışma ve serüven duygusu gibi kavramlar işlenmekte. 

168. Bir Noel Şarkısı
Charles Dickens
Noel’in insani yönüne vurgu yaparak bu bayramın kutlanışını değiştirmiş, Viktorya Dönemi’nde Noel’in canlanmasına katkıda bulunmuştur ve İngiliz toplumunu öyle çok etkilemiştir ki kahramanının soyadı “pinti” anlamında sözlüklere girmiştir. 

169. 

170. 

171.

172.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İZLEDİĞİM FİLMLER (Liste1) 2010 a kadar

Einstein'dan 10 hayat dersi...

EDEBİYAT ALINTILAR

İZLEDİĞİM TİYATRO OYUNLARI (ŞEHİR TİYATROLARI)

GÜÇ İSTENCİ; Bütün Değerleri Değiştiriş Denemesi

Filozoflara göre aŞk nedir?

Dahiler Hakkında Bilmediklerimiz

İZLEDİĞİM TİYATRO OYUNLARI (DEVLET TİYATROLARI)

PLATON - İDEALAR KURAMI

DÜŞÜNCE YOLUYLA TEDAVİ- LOUİSE HAY