ÖFKEYE YOL AÇAN NEDENLER

Psikolojik Danışman Gülşah Yiğit 
ÖFKE KONTROLÜ 
24.05.2022 
AKILCI OLMAYAN İNANÇLAR 
Akılcı olmayan inançlar, ergenlerde yüksek kaygı, öfke, depresyon gibi duygusal problemleri yaratırlar ve bu problemlere eşlik ederler. Ellis (1962)’in akılcı olmayan inançlarla ilgili tanımlamaları aşağıda listelenmiştir: 
1. “Kişi toplumda önemli olan herkes tarafından onaylanmalı ve sevilmelidir.” Bu düşünce akılcı değildir, çünkü ulaşılamaz bir hedeftir. Eğer bir kişi bunun için çabalarsa daha az kendine yönelimli olur. Kendine karşı daha güvensiz ve tahrip edici olur. Kişinin sevilmesi hoş bir şey olmakla birlikte, akılcı insan bu hedef için ilgi ve isteklerini feda etmez ama sevilen, yaratıcı ve üretken bir insan olabilmek için çaba göstermeyi kapsayan düşüncelerini ifade eder. 
2. “Kişinin kendisini değerli bir insan olarak görmesi için tam, yeterli ve başarılı olması gerekir.” Bu mümkün değildir. Bu konuda ısrar etmek aşağılık duygusu, yaşantısı da yetersiz olma başarısızlık korkusunu sürekli olarak hissetmek ve daha ilerisinde psikosomatik hastalıklarla sonuçlanır. Akılcı kişi, sahip olduklarıyla iyisini yapmaya çalışır. 
3. “Bazı insanlar kötüdür, günahkârdır, bu yüzden suçlanmalı ve cezalandırılmalıdırlar.” Bu düşünce akılcı değildir, çünkü doğru ve yanlışın mutlak standardı yoktur. Yanlış ve ahlak dışı eylemler aptallık, cahillik veya duygusal rahatsızlıkların sonuçlarıdır. Bütün insanlar hata yaparlar. Suçlama ve cezalandırma, genellikle davranışı değiştirmeye yönelik değildir. Sıklıkla daha kötü davranışa ve daha fazla duygusal rahatsızlığa neden olur. Akılcı kişi başkalarını ve kendini suçlamaz. Eğer başkaları onu suçlarsa ve kişi hatalı ise davranışlarını düzeltmeye ve geliştirmeye çalışır. Hatalı değilse başkalarını suçlamanın rahatsızlıklarının bir göstergesi olduğunu fark eder. Başkaları hata yaparsa onları anlamaya, mümkünse durdurmaya çalışır. Bu mümkün değilse o kişilerin davranışlarının ciddi bir şekilde kendisini üzmesine izin vermemeye çalışır. Hatalar yaptığı zaman bunu kabul eder ama kendisini değersiz biri olarak hissetmesine izin vermez. 
4. “Kişinin istediği şeyler olmadığı zaman bu, korkunç bir felakettir.” Bu düşünce akılcı değildir, engellenme normaldir. Uzun bir süre üzgün kalmak ise mantık dışıdır. 
Çünkü a) olayların gerçekte olduklarından farklı olması için bir neden yoktur, 
b) üzülmek durumu değiştirmez; genellikle daha kötü yapar, 
c) eğer durum ile ilgili bir şey yapmak mümkün değilse, akılcı düşünce onu kabul etmektir ve 
d) engellenmelerin duygusal rahatsızlıklarla sonuçlanması gerekmez. Akılcı kişi aşırıya kaçan hoş olmayan durumlardan kaçınır. Hoş olmayan durumlar rahatsız edici olmayabilir. Onları öyle tanımlamadıkça korkunç veya felaket değildir. 
5. “Mutsuzluğa çevre şartları sebep olur ve kişi onları kontrol edemez.” Çevredeki güçler veya olaylar fiziksel olarak zorlayıcı olabilir ama genel olarak bu psikolojiktir. Kişi tutumlarının ve tepkilerinin etkilenmesine izin vermediği sürece zararlı olamazlar. Kişi kendi kendine söylediği şeylerden rahatsız olur. Eğer kişi rahatsızlıklarının veya duygularının kendi algılamalarından, değerlendirmelerinden ve içselleştirdiği konuşmalarından oluştuğunu fark ederse, onları kontrol altına alabilir. Zeki insan mutsuzluğun içten geldiğini fark edecektir. Kişi dışsal olaylardan rahatsız olabilir, sıkılabilir ama o tepkilerini değiştirebilir. 
6. “Tehlike ve korku verici şeyler büyük endişelere sebep olur ve onların olabilirlikleri üzerinde sürekli olarak durulmalıdır.” Bu akılcı değildir çünkü endişe ve kaygı a) tehlikeli bir olayın olma ihtimalini gerçekçi olarak değerlendirmeyi önler, b) eğer tehlike olursa ona karşı etkili davranışı engeller, c) tehlikenin oluşmasına katkıda bulunabilir, d) tehlikenin oluşması ihtimallerini abartmaya sebep olur, e) kaçınılmaz olayları engelleyemez, f) olayları göründüklerinden daha kötü ve korkunç yapar. Akılcı insan potansiyel tehlikeleri tanır ve kaygının onları önleyemeyeceğini bilir. Kaygı onları daha artırabilir ve daha zararlı olabilir. 
7. “Belirli zorluklar ve sorumluluklardan kaçmak onlarla yüzleşmekten daha kolaydır.” Bu akılcı değildir çünkü bir işten kaçmak sıklıkla daha zordur ve onu yapmaktan daha acı vericidir. Bir sonraki problemlere, kendine güvenin azalmasına ve memnuniyetsizliğe sebep olur. Kolay bir yaşam, mutlu bir insan için gerekli değildir. Akılcı insan yaptığı şeylerden şikâyet etmez. Kişi kendini sorumluluklardan kaçarken bulduğu zaman gerçeği analiz eder ve iradesine güvenir. O meydan okuyucu, sorumlu ve problemlere çözüm getirici bir hayatın hoş bir yaşam olduğunu kabul eder. 
8. “Kişi başkalarına bağımlı olmalı ve güveneceği daha güçlü birisi olmalıdır.” Başkalarına bazı noktalarda bağımlıyız ama bunu büyütmenin bir nedeni yoktur. Bu bağımsızlığın, bireyselliğin ve kendini ifade etmenin kaybına neden olur. Bağımlılık, daha fazla bağımlılığa, öğrenmede başarısızlığa ve güvensizliğe sebep olur. Akılcı kişi kendi sorumlulukları ve bağımsızlığı için çalışır. Ama ihtiyacı olduğu zaman yardım almayı reddetmez. O mümkün olabilecek başarısızlık riskini kabul eder ve başarısızlığı felaketleştirmez.
 9. “Geçmiş deneyimler ve olaylar şu anki davranışın belirleyicileridir; geçmişin etkisi söküp atılamaz.” Aksine belirli durumlarda gerekli olan bir davranış, şu an gerekli olmayabilir. Problemlerin geçmişteki çözümleri şu anki durumla ilişkili olmayabilir. Geçmişin tahmin edilen etkisi, kişinin davranışını değiştirmekten kaçınması için bir vesile olarak kullanılabilir. Geçmişte öğrendiklerimizi aşmak zor olabilir ve mümkün değildir. Akılcı insan geçmişin önemini kabul eder, geçmişin izlerini analiz ederek, edindiği inançları sorgulayarak şu anı değiştirebileceğini fark eder. 
10. “Kişi başkasının problemlerine ve rahatsızlıklarına üzülmelidir.” Bu yanlıştır çünkü başka insanların problemlerine sıklıkla bizim yapabileceğimiz bir şey yoktur ve ciddi bir şekilde bizi ilgilendirmemelidir. Akılcı insan başkalarının davranışlarından rahatsız olma konusunda kararını verir ve rahatsız oluyor ise diğer kişiye değişim için yardımcı olacak bir şeyler yapmaya çabalar. Eğer bunu yapamazsa durumu kabullenir. 
11. “Her problemin mükemmel bir çözümü veya bir doğrusu vardır ve o bulunmalıdır. Aksi takdirde felaket olacaktır.” Bu akılcı değildir. Çünkü a) öyle mükemmel bir çözüm yoktur, b) öyle bir çözüm bulmak başarısızlıkla sonuçlanır, gerçekçi değildir ama bu konuda direnmek kaygı ve paniğe sebep olur, c) mükemmeliyetçilik gerçekte mümkün olduğundan daha zayıf çözümlerle sonuçlanır. 
Akılcı insan bir problemle ilgili olarak mümkün olan farklı çözümler bulmaya çalışır. Ellis (1993), uygun olmayan olumsuz duyguların uygun duygulardan niteliksel olarak nasıl ayrıldığını şöyle açıklamaktadır: 
1. Hem uygun hem de uygun olmayan duygular düşük, orta ve yüksek yoğunluklarda ortaya çıkabilir. Örneğin insanlar aptalca davrandıklarında az ya da çok oranda pişmanlık duyabilecekleri gibi, aynı eylemleri için hafif veya yoğun, daha derin, daha yaygın ve fiziksel uyarılmayı daha yoğun biçimde yaratan bir biçimde olma eğilimindedirler. 
2. İnsanlar, yaşamlarında bir şeyler yolunda gitmediği zaman sadece uygun ve uygun olmayan duygulardan bir türünü hissetmeyebilirler; kimi zaman her iki duyguyu da yaşarlar. 
3. İnsanların olumsuz duygularının fonksiyonel olup olmaması sonuçlara göre değişebilir. İnsanlar aptalca davrandıkları zaman depresyona girmek yerine üzüntülü hissettikleri zaman daha iyi sonuçlara ulaşacaklardır. Uygun ve uygun olmayan olumsuz duygular arasındaki ayrım konusunda, uygun olumsuz duyguların akılcı inançlarla, uygun olmayan olumsuz duyguların ise akılcı olmayan inançlarla birleştirildiği varsayılır (Dobson, 1988). Buna göre uygun ve uygun olmayan olumsuz duygular sırasıyla aşağıdaki gibi listelenir (ilk yazılan uygun olumsuz duygu, ikinci ise uygun olmayan olumsuz duygudur): 
1. Duyarlı Olma – Kaygı: Duyarlı olma kişinin benliyle ilgili olarak değil de performansıyla ilgili olarak gerilim duymasıdır. Burada kişi “bunun tehdit olmadığını sanıyorum, eğer öyle ise bu bir şanssızlıktır” inancına sahiptir. Kaygıda ise sinirlilik, yüksek gerilim, panik, çaresizlik ve dehşet duyguları vardır. Kişi “bu tehdit olmamalı, eğer öyle ise facia olacak” düşüncesine inandığı zaman oluşur (Ellis, 1986). 
2. Üzüntü – Depresyon: Yaşamdaki üzüntü verici bir olayı kabullenmektir. Kişi “bu kaybı yaşamam talihsizlik ama olmamasının bir nedeni de olmayabilir” düşüncesine inanır. Depresyonda ise kişi kayıp ile ilgili (kayıp, kişinin kontrolü dışında olsun veya olmasın) sorumluluk hissettiği zaman kendini lanetler. “Bu kayıp olmamalıydı, olması korkunçtur” inancı vardır. 
3. Pişmanlık – Suçluluk: Pişmanlık toplum önünde kötü bir şey yapıldığı zaman oluşur ama kişi yaptığı şeyi kabullenir. Kişi “kötü bir şekilde hareket etmemeyi tercih ederdim ama bunu yaptım” inancına sahiptir. Suçluluk ise kişinin kendisini davranışından dolayı lanetlemesinden oluşur. Kişi hem davranışını hem de kendisini kötü hisseder. Çünkü kişi “kötü bir şekilde davranmamalıyım, eğer öyle yaparsam bu facia olur ve ben kötü biri olurum” inancına sahiptir. 
4. Hayal Kırıklığı – Utanç: Hayal kırıklığı, kişi toplum önünde aptalca davrandığı zaman oluşur ve aptalca davrandığını bilir ve bunu kabul eder. Utanç ise toplumda aptalca bir davranışa sahip olarak tanındığı zaman oluşur. Hareketi için kendini suçlu çıkarır. Utanç deneyimi yaşayan kişi başkalarının kendisini kötü bir şekilde düşüneceğini tahmin eder. Sıklıkla bu kişilerin başkaları tarafından onaylanma ihtiyacı vardır. 
5. Rahatsız Olma – Öfke: rahatsız olmada insanlara değil insanların hareketlerine öfkelenme vardır. Başkalarının bireysel yaşam kurallarını yok saymasından oluşur. Kişi diğerinin yaptığı şeyden hoşlanmaz ama yaptığı için onu lanetlemez. Kişi “yapmamasını isterdim, yaptığı şeyden hoşlanmadım ama bu benim kuralımı bozmamalı, aksi takdirde kişi yaptıklarından dolayı başkalarını lanetler (Dobson, 1988). Burada gücenme, hiddet, hiddetten köpürme duyguları hâkimdir (Ellis, 1986).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İZLEDİĞİM FİLMLER (Liste1) 2010 a kadar

Einstein'dan 10 hayat dersi...

EDEBİYAT ALINTILAR

İZLEDİĞİM TİYATRO OYUNLARI (ŞEHİR TİYATROLARI)

GÜÇ İSTENCİ; Bütün Değerleri Değiştiriş Denemesi

Filozoflara göre aŞk nedir?

Dahiler Hakkında Bilmediklerimiz

İZLEDİĞİM TİYATRO OYUNLARI (DEVLET TİYATROLARI)

PLATON - İDEALAR KURAMI

DÜŞÜNCE YOLUYLA TEDAVİ- LOUİSE HAY